On Yedinci Bölüm
"Kıskançlık tüm vücuduma yayılan bir hastalık gibiydi... Ve şunu da çok iyi anlamıştım! Bir kızın 'en yakın arkadaşım' diyebileceği bir kız arkadaşı asla olmazdı!"
Ayşe
"Mete seni holdinge götüreceğim artık babamın yanında yer alacaksın," derken Zeynep hissizdi. Kadir ona ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama her seferinde eli böğründe kalarak boş boş Zeynep'e bakmaya devam ediyordu. Sevdiği kadının ona başka bir isimle seslenmesi yetmiyormuş gibi onu başa çıkamadığı şeylerin ortasında yalnız bırakmaktan nefret etmeye başlamıştı. Yetersiz ve acınası bir adamı oynamaktan bıkmıştı.
"Bana iyi bir haber vermene rağmen yüzünden düşen bin parça Zeynebim," dedi Kadir, Zeynep'in ona yaklaşan yüzü soluktu. Beyaz titrek elleri şiş karnı üzerinde duruyordu. Ona ait olan bu tabloda eksik olan çok şey vardı. Güven, inanç ve gerçekler... Ama o an bunları düşünmemeye çalıştı. Sevdiği kadının dudaklarından çıkmasına alıştığı ismini duyduğunda bakışlarını Zeynep'in karnından çekti.
"Ayşe ve Ali'yi kimliklerini bilmediğimiz adamlar takip edip Ali'nin arkadaşının otelinde köşeye sıkıştırıp kurşun yağmuruna tutmuşlar!"
Son sözler dudaklarından bir çığlık gibi dökülmüştü Zeynep'in. Karnına giren ağrının ve kasılmaların farkında olsa da sağlıklı düşünemiyor, rahatlayamıyordu. Kardeşini ölüme sürükleyen kişi oydu ve her şeyin sorumlusuydu.
"O adamla evlenmeli ve Ayşe'yi her şeyden uzak tutmalıydım," dedi Zeynep yanaklarından dökülen yaşları umursamadan. O umursamasa da Kadir her şeyin farkındaydı. Sevdiği kadının pişmanlığına ortaktı onu rahatlatacak sözler söylemek istese de olduğu yerde kala kalmıştı. Ayakları odanın zeminine kök salmıştı adeta.
"Başka birisiyle evlenmene asla müsaade etmezdim bunu aklından çıkar! Onlar şimdi iyi mi, bir bilgi alabildin mi? Şüphelendiğin biri var mı Zeynep?"
"Babam çok iyi bir adam sende biliyorsun Mete (!)"
"Yani sayamayacağımız kadar çok düşmanımız olabilir ve bu düşman aynı zamanda Ali'nin de düşmanı olmalı," dedi Kadir ve büyük odanın ortasına saldığı köklerini sökerek Zeynep'in etrafında tur atmaya başladı. Zeynep ona olanları anlatmaya başladığı andan itibaren aklına tek şey gelmişti. Bunda polis teşkilatının parmağı olabilirdi. Ama bu kadar düşüncesizce davranabileceklerini Kadir'in aklı almıyordu. Kadir elini masasının köşesine yaralı bir kuş gibi tünemiş olan Zeynep'in omzuna koydu.
"Beni gitmem gerek," dedi Zeynep'in ona soru sormasını beklemiş ama aynı zamanda sormaması için içten içe dualar etmişti. Genç kadına her seferinde yalanlar söylemekten yorulmuştu. İş yerim diye gösterdiği yer sahteydi, ailesi sahteydi, ismi sahteydi... Zeynep'e karşı elle tutabileceği tek şey aşkıydı.
Zeynep sessizce ağladığı sırada omzuna konan ele baktı. Karşısındaki adamı gerçekten tanıyıp tanımadığını sordu kendisine. Deliler gibi aşık olabilirdi ama gözlerini açma ve Mete'yi sorgulamanın zamanı gelmişti. Babasına karşı olan savaşı yüzünden herkesi yarım bırakmıştı Zeynep, okumaktan sıkıldığı bir kitap tadında değildi hiç kimse ama yapmak zorunda olduğu daha önemli işleri varken eline aldığı kitapları bitirmek işine gelmemişti. Şimdiyse o yarım bıraktığı kitaplar üst üste dizilip üzerine çökmek üzereydi.
Mete'nin gidişine ses çıkarmamayı seçti ona sormadı, ya da git demedi. Sessizlik verebileceği en iyi ve en temiz cevaptı.
Kapı kapanır kapanmaz karnına saplanan bir başka kasılmanın ardından dizleri üzerine çökeceği sırada telefonuna uzandı ve evin dışında bekleyen adamını uyardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Mahkûmu
RomanceMecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' dese de o görüntüsünün tam zıttıydı aslında ... Acısını öfkesini ve yalnızlığını görüntüsüyle kapatma...