İki Gün Sonra
"Can yüzünde ki anlamsız ifade beni endişelendirmeli mi? İki gündür ağzını bıçak açmadı. Canı burnunda olan ben değilimde senmişsin gibi davranıyorsun. Bazen gülüyorsun bazen somurtuyorsun yemin ederim gergindim iyice gerdin beni!" Dedi Ali oturtukları merdiven altı ofiste eli silahını ararken.
Sibel e dair bir iz bulmuşlardı ama onları bu karanlık ize götürecek olan yolda çok daha karanlık adamlar ve yerler vardı. Ali bir kez daha Can'ı süzdü ve boş ahşap masaya baktı ve oraya gelip oturacak adamı sabırsızlıka bekledi.
Ali öne eğilerek arkadaşının bacağına etini yakan bir tokat attı. Ve Can'ın öfkeli şaşkın bakışlarına merhaba dedi.
"O gece tahmin ettiğim şey oldu dimi?"
Can yine önce gülümsedi sonra hüzne boğulurmuş gibi surat astı. İşin içinden çıkamıyor, Zeynep'in tek gecelik aşk dediği sevişmeyi aklından söküp atamıyordu. Şeffaf geceliği ve ateşli bedeniyle o geceyi olmamış gibi sayamıyordu. Sıktığı dişleri ve dizlerine koyduğu yumruklarıyla Ali nin kara gözlerine baktı.
Yavaşça eğildi ve kapı açılmadan önce fısıldayarak konuştu.
"Evet, Zeynep Yiğit le seviştim," dedi ve arkadaşının şaşkınlığının üstüne binen bir diğer şaşkınlığa o da gözlerini sonuna kadar açarak hatta yüzünü birkaç kez ovuşrurarak baktı.Oturdukları merdiven altı yerin sahibi olan gizemli işler müdürü bir kadındı hemde ne kadın!
***
Rana ellerini birbirine sürterken aslında titreyişini bastırmaya çalışıyordu ama adamların onu aç gözlü bir pislik olarak gördüğünden emindi. Uzun kızıl saçları sırtından aşağıya dökülüyor siyah takımı üstüne oturuyordu. Bacakalrını saran kumaş ve beyaz gömleğinden fırlamak üzere olan sexsi göğüsleri her canlıyı son noktasına götürebilecek güçteydi.
Rana iki adama da iki saniyeden uzun bakmadı. Bu sertliğin ilk kuralıydı. Kimseye haddinden uzun süre bakma. Karşında dişiliğine aldanan biri varsa ondan bir cacık olmazdı bu da ikinci kuraldı. Rana ona gözleri ellerine düşecekmiş gibi bakan iki yakışıklı adamı boğazını temizleyen ufak bir öksürükle uyardı.
"Evet beyler önce ağızları kapıyoruz sonra derdimizi anlatıyoruz," dedikten sonra elini odanın içindeki adamlarına salladı ve onları dışarı çıkardı.
Ali başını iki yana sallayarak önce Rana ya sonra Can a baktı.
"Tamam daha önce kadın bir inşaatçı görmediniz ama bende burdayım, adım Rana Demirel bu iş bana babamdan kaldı, şimdi sökülün," dedi kızıl afet saçlarını arkasına savurup sandalyesine kuruldu.
Can da ağzını kapattıktan sonra Ali ye konuş artık anlamında kaş göz işareti yaptı.
"Takma adınız kızıl olduğu için biz sizin bir bayan mı yoksa erkek mi olduğunuzu anlayamadık kusurumuza bakmayın," dedi Ali ve kendi kurduğu cümlelerine karşı kahkahalar atmak istedi.Karşısında bir kadın vardı ve bu kadın ölüm saçtığı ya da kan akıttığı için değil saçları kızıl olduğu için kızıl ismini almıştı.
"Bunları geçelim Kara Ali babam ya da ben cinsiyet farkı sizin gibi bir adamı etkilememeli," dedi Rana gözlerini masasının önünde oturan adamların üstünde gezdirirken.
Ali elini havada bu konu önemsiz dermişcesine salladığında Rana şaşırara arkasına yaslandı.
Kara Ali duyduğu kadar vardı ve en kötüsüde evliydi. İçten içe kahkahalar attı genç kadın ve gözü bu sefer Can a takıldı. O da bedenen burdaydı ama ruhu kesinlikle onlarla aynı odada değildi.
"Tekrar kusurumuza bakmayın diyerek bu konuyu geçmek istiyorum. İki gündür içimi boğan bu şehirdeyim kalabalıktan ve karmaşadan nefret ederim. Sizi bulmak için İstanbul da ne kadar pislik varsa ne kadar kötü adam varsa hepsiyle konuştum ve hepsinin ortak sözü 'kızıl' dı. Kardeşim seneler önce öldü. Yani biz öldüğünü düşünüyorduk ama o kaçırılmış. Bize birkaç gün önce ulaştı. Alman mafyasının bu işte olduğunu düşünüyorum. Onlarda bizlerde inşaat işindeyiz," dedi Ali ve ona hala sorar gözlerle bakan kadına içi daralarak baktı.
"Benden ne istiyorsunuz?" Dedi Rana tek solukta.
"Sizin Almanlarla aranızın iyi olduğunu duyduk bize yardım edebilirsiniz istediğim şey uyuşturucu değil silah değil sadece kardeşimi istiyorum Rana Hanım," dedi Ali ve ona anlayışlı gözlerle bakan kadına umutla baktı.
"Almanların bu işin içinde olduğuna nasıl karar verdiniz?"
"İstanbulda bir ihaleye girdik tek rakibimiz Almanlar ve İzmirde Alman bağlantılarını çökerttik adamlar senelerdir kardeşime zarar vermemiş olsalarda şimdi işler karışınca yine onu kullanmaya karar verdiler," dedi Ali ve genç kadının sıkıntıyla yerinde düşüncelere dalışını izledi."Bana yardım edecek misin?"
"Kardeşinin ismi ne?"
"Sibel..."
"Esmer uzun boylu kara gözlü bir kız mı?"
Ali ve Can o an yerlerinden fırladılar. Rana tek bir parmağını bile kıpırdatmadı. Öğrenmek istediği daha çok şey vardı ama iş kuzenine kadar uzanınca duruma müdahil olmayı istemişti.
Ali ayağa kalkmış köpürmeye hazırlanırken Rana işaret parmağını havaya kaldırdı ve Ali yi konuşmadan susturdu.
"Kardeşin gerçekten yaşıyor olmalı çünkü kuzenimle evli! Benim psikopat kuzenim!"Rana ayağa kalktı ve koşar adımlarla dışarı çıktı. Önüne gelen ilk adamın boğazına yapışarak bağırmaya başladı.
"Şeref'i bana getirin," dedi ve adamı karşısında dikilirken cırlamaya başladı.
"Hala burda mısın lan sen!"
***
Ali odanın içinde turlarken Rana içeri girdi onlara bakmadan yerine oturdu. Bu sefer onu sakinliğiyle karşılayan Can oldu."Neler döndüğünü bize de anlatacak mısınız Rana Hanım? Neden olanlara hiç şaşırmadınız?"
Rana parmaklarıyla kaşlarını düzeltti. Sırtını sandalyesine yasladı. Gömleğinin yakalarını düzeltirken gözlerini Can a dikti.
"Bizim soy adımız pislikten hiçbir zaman arınamamıştır. Bunca zenginliğe rağmen çoğu zaman işlerimi bu fare deliğinde neden görüyorum sanıyorsunuz. Rahmetli babam inşaat işinden zengin olmamış. Yapılabilecek her şeyi yapmış. İyi veya kötü. Amcalarımda onunla berabermiş tabi Şeref bunca zenginliğin içinde sapıtmış ve İzmir de pis bir iş almış diye duymuştum," dedi Rana ama zamanında bu işi o kadar da irdelemediğini göstermek için ellerini iki yana açtı.
"Yani diyorsun ki Sibel Almanya da falan değil İstanbul da?"
Rana gülümsedi ama bu gülümseyiş her duygudan uzaktı.
"Şeref'in bir kızla zorla evlendiğini biliyorum onu bir kere gördüm am sonra o kızdan hiçbir haber alamadım şimdi aradığınız kızın o olup olmadığını öğreneceğiz," dedi Rana ve masasının üstündeki sudan bir yudum aldı ve nefes bile almadan onu izleyen Ali ye döndü.
"Hiçbir şeyden emin değilim Ali Uluhan ama sana yardım edeceğim," dedi Rana...
Şimdi tek bir şey kalmıştı...
O da Şeref'in gelmesi...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku Mahkûmu
RomanceMecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' dese de o görüntüsünün tam zıttıydı aslında ... Acısını öfkesini ve yalnızlığını görüntüsüyle kapatma...