Yaşasın hafta sonu!
Bugünün bu kadar güzel başlamasına şaşmamak gerek. Çünkü hafta sonu. Ve bu akşam Bulut'un partisi vardı. Bende bugünümü alışverişe adayacaktım.
Karşıdan gelen taksiye işaret verdim ve durunca da içine binip alışveriş merkezinin adresini verdim. Kısa süren yolculuğun ardından parayı ödeyip taksiden indim.
Bu akşam elimden geldiğince güzel olmaya çalışacaktım. Hemen bir mağazaya girip tarzıma göre elbise aramaya başladım. Askılıkları karıştırırken hiçbirinin benim tarzım olmadığını düşünüyordum.
"Hayır. Bu mağaza değil" diyerek mağazadan çıktım ve telefonumu çıkartıp Duru’yu aradım.
"Evet, Duruyla konuşuyorsunuz."
"Yardımınız gerekli. Eğer sizde akşamki parti için alışveriş yapmadıysanız benimle yapın diyecektim. Yaptınız mı?"
"Ben yaptım ama Eylül yapmamıştı. Bende tekrar yaparsam sorun olmaz. Tamam ben Eylül’ü ikna edip geliyorum."
"Tamam. Yemek katında bekliyorum."
"Bizsiz sakın bir şey yeme. Bende çok açım."
"Tamam Duru" dedim ve güldüm. Telefonu kapatınca tıpkı telefonda dediğim gibi yemek katına çıktım.
Yaklaşık bir saat kadar bekledikten sonra kızlar geldi. Evet bir saat. Ama ben onları dinlemeyip her zamanki menümden yemiştim. Duru yanıma geldi ve önümdeki tepsiye bakıp,
"Hey, bizsiz yememeni söylemiştim."
"İlk yarım saat sözümü tutmayı düşündüm ve de tuttum ama sonra beni ektiğinizi düşünüp siparişi verdim. Şu şansa bak ki gelebildiniz."
"Hepsi Eylül'ün suçu. Kız güzelliğine çok meraklı. Ben ne yapayım. Yarım saat onu bekledim zaten."
"Ben nedene değil sonuca bakarım. Sizde yemeyeceksiniz. Alışverişe başlayacağız."
Duru sandalyeye oturacakken "Hemen" dedim ve bende ayaklandım.
**
Birkaç mağazaya girip Eylül'ün elbise beğenemeyişinden son anda başka bir mağazaya girip kurtulmuştuk. Siyah kısa bir elbise almıştı Eylül. Duru'nun elbisesiyse su yeşiliydi. Bende kot bir elbise almış ve altını da uzun siyah hafif topuklu çizmeyle tamamlamıştım.(multimedia)
Kızların çok ısrarlarına karşı almıştım o çizmeyi. Topukludan nefret ederim. Daha önce hayatımda topuklu ayakkabı hiç giymedim. Tabi küçükken annem gezmeye gittiğinde gizlice onun ayakkabıları hariç. Ama annemin çok güzel topuklu ayakkabıları var. Çok da güzel yakışıyor. Topuklu ayakkabı benim için ehliyet bilmeyen birisi için araba kullanmak gibi. Ben araba kullanmasını biliyorum. Ehliyetim yok ama olsun. Sonuçta biliyorum. Tabi biraz da pratik gerekiyor. Nerden geldim ben bu konuya ya?Sonuçta giyiyordum işte.
Aynanın karşısına geçip nasıl olduğuma baktım. Özensiz ama güzel. Düğüne, bara ya da gece kulübüne gitmediğime göre gayet de güzel. Hem bana her şey yakışır.
"Miray hazır mıs..."
"Nasıl olmuş Giray" deyip etrafımda bir tur döndüm.
"Sence de biraz kısa değil mi?"
"Yoo değil."
"Ben kâbus mu görüyorum yoksa sen topuklu bir çizme mi giymişsin?"
"Evet ilk defa giyiyorum topuklu ayakkabı ve bu gidişle de son."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...