Kitap kapağı için the_pnr47 'ye teşekkür ederim...
Yatağıma uzanmış tavanı seyrederken aklıma oraya poster asacağım geldi. Hemen ayaklanıp yatağımın altını açtım ve poster dosyalarımı çıkardım. Justin mi? Fazla sıkıcı olmaya başladı. Hem zaten duvarımda asılı var. Ian? Imm, hayır. Joseph? Belki. Liam Hemsworth uygun değil. Dylan fazlaca var zaten. İşte bu! Yakışıklı + karizmatik bir pozla Jensen Ackles tam da elimde duruyordu. Diğer posterlerimi tekrar dosyaya koydum ve bazayı indirdim. Posterin arkasına güzelce bant yapıştırdım ve yatağıma çıkıp tavana uzandım. Ellerim hafif değiyordu. Güzelce hizaladığıma emin olduktan sonra iyice yapıştırmak için tekrar uzanıp duvara bastırdım. Kapımın açılması ve ardından annemin odaya girip beni şaşkınca izlemesi saniyeler içinde gerçekleşmişti.
"Gecenin bu vaktinde, yatağın tepesinde tavana ne yaptığını sorabilir miyim acaba Miray?"
"Ben de tam yatıyordum. Dedim duvarda posterim var da neden tavanımda yok?"
"Bir orası kalmıştı zaten."
"Öyle deme, daha banyom da var."
"Yakında orayı doldurmaya başlarsın sen?"
"O kadar da sapıtmadım, anne."
"Pek emin değilim. Neyse, hadi iyi geceler."
"Aynısından." Annem gülerek odamdan çıkarken ışığımı da kapatmıştı. Yatağıma uzanıp tavana baktım. Ay ışığı fazla olmasa da yeteri kadar olduğundan poster görünüyordu. Kaslı Jensen bana gülümserken bende güldüm ve gözlerimi kapattım.
**
"Hadi Miray!" Babamın seslenmesiyle odamdan çantamı alıp çıktım. Ayakkabılarımı giyip babamla asansöre bindik ve otoparka indik. Bu sefer Arda olmadığı için babamla gidiyordum. Aslında yürüyerek de giderdim de babam ısrar etmişti. Arabaya bindiğimizde babam arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
"Okulda sana bulaşan falan yok değil mi?"
"Hayır."
"Hayır mı?"
"Hayır," diye tekrarladım.
"Giray'la ne zaman barışacaksınız. Bu sizin en uzun küs kalma süreniz. Hatta siz küs bile kalmazdınız."
"Pişman olduğunu dile getirene kadar bir atak yapmayacağım ona."
"Desene işiniz uzun."
"Bu sefer onu kolay affetmeyeceğim. Hesabını verecek yaptıklarının."
"Bak Giray'ı sana pişman olduğunu söylemeyecek kadar iyi tanıyorum. Aynı zamanda da senin o pişman olduğunu söylemeden affetmeyip inat edeceğini de. Buna bir son vermeniz gerek."
"Bu sefer pes eden o olacak baba. Onu elimden geldiği kadar zorlayacağım. İlk atağı o yapacak, bak görürsün," dedim en kararlı sesimle.
Babam "Hadi bakalım," dediğinde okulun önüne gelmiştik. Yanağına sulu bir öpücük bırakıp arabadan indim. İnerken harçlık almayı da unutmadım. Aldığım parayı çantamdan çıkardığım cüzdanıma koyarken yanıma ikizler geldi.
"Sen bizi unuttun galiba?"
"Asla," dedim kafamı olumsuz anlamda sallarken.
"Yanımıza geldiğin yok, konuştuğunu görmüyorum kimseyle. Eylül hariç tabi. Ha bir de Arda bey var. Daha mı değerli onlar bizden?" Cevap vermeyip tekrar kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Şimdi bizimle geliyorsun," diyerek bir koluma Ediz, diğerineyse Deniz girdi. Beni banka sürüklerlerken Bulut ve Giray dışında herkes vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...