Kuaförden çıktığımızda güneş batmak üzereydi. Eylül bir taksi çevirip evine giderken bense yürümeyi tercih etmiştim. Çok sürmeden eve geldiğimde hava yavaş yavaş kararıyordu. Annemin ne tepki vereceğini çok merak ediyordum açıkçası. Zili çaldım ve gülümsemeyle beklemeye başladım. Kapıyı Giray açınca gülümsemem soldu. O ise bana şaşkınlıkla bakıyordu. Onu umursamadan omzuna çarparak içeriye girdim. Annem ortalıklarda görünmüyordu. Bende sonra görür diye odama geçtim. Üzerime rahat bir şeyler geçirip aynanın karşısına geçtim. Ben zaten güzeldim de şimdi daha bir güzel oldum ya. Ve sanki biraz da olgunlaşmış gibi görünüyordum. Eski Miray olsa her haliyle çocuksu görünürdü ama bu öyle değildi. Tabiki tavırlarımı değiştirmeyecektim. Sırf kendime birazcık değişiklik yaptım diye yaptığım mallıklardan vazgeçmem. Ben yine aynı benim.
Kapımın açılması ve ardından elinde benim çamaşırlarımla odama annemin girmesi bir olmuştu. Çamaşırlara odaklanmıştı ve beni henüz görmemişti. Gördüğündeyse...
"Miray şunlar senin çama... Tövbe bismillah." ...işte bu olmuştu. Anneme gülümsedim ve yanına gittim. Yanağına sulu bir öpücük kondurup ona baktım. Gözlerini irice açmış şaşkınlıkla beni seyrediyordu.
"Anne iyi misin?" Kafasını sağa ve sola hızlıca hareket ettirerek silkelendi.
"Kötü mü olmuş?" dedim sesimdeki kırgınlığı gizlemeyerek.
"Yok, olmamış. Sadece ben şaşırdım."
"Yani güzel olmuş?"
"Sen her halinle güzelsin. Kabul, şimdi daha da güzel olmuş benim minik kuşum."
"Anneee."
"Ama başka ortamda söylemek yoktu. Burda başka kimse yok." Bulut'un geldiği gün de böyle olmuştu. Neden sürekli aklıma geliyordu ki? İstemesem de onunla geçirdiğim anılar yüzüme vuruyordu her geçen gün. Anneme cevap vermediğim aklıma gelince kafamla posterleri işaret ettim. Annem tıpkı o gün gibi bugünde "sormam hataydı," dedi ve odamdan çıkacakken durdu ve bana baktı.
"Kız sen sevgili yaptın da ayrılıp sevgilisinden ayrılan sevgililer gibi saçını kestirmedin değil mi?"
"Hayır, anne. Öyle bir şey yok."
"Bulut'la pekte bir yakın duruyordunuz."
"O piç benim hiçbir şeyim olamaz."
"Terlik geliyor bak."
"Pardon, ağzımdan kaçtı."
"Neyse. Hadi bakalım," dedi ve odamdan çıktı annem.
Akşam babam gelince onu ben karşıladım. O da başta şaşırsa da sonra alıştı. Yemekte Giray'ın gözlerini üzerimde hissetsem de dönüp bakmadım. Artık o umrumda değildi. Yemekler bittikten sonra mutfaktan kaçıp odama geçtim. Çekmecemde sakladığım aburcubur poşetimi çıkarıp yemeye başladım. Poşet bittiğinde sıkıntıyla ofladım. Yakın zamanda yeni azıklar yapmam gerekiyordu.
Uyku bastırınca kendimi uykuya bıraktım. Yarın okul vardı ve ben herkesin inadına o okula gidip kendimi gösterecektim.
♛♛♛
Sabah olduğunda gülümseyerek yatağımdan kalktım ve banyoma girip kısa bir duşa aldım. Islık çalarak odama girdim ve okul eteğimi ve lakosumu üzerime geçirdim. Bugün okulun ilk günü gibi hissediyordum. Sanırım bir haftadır gitmeyerek okul eteğim kısalmıştı. Ya da benim boyum uzamıştı. Evet, bu daha mantıklıydı. Saçlarımı kurutup kâküllerimle beraber saçlarımı da taradım. Gözüme göz kalemimi çekip okul çantamı hazırladım. Tek omzuma çantayı asıp mutfağa girdim. Herkesin gözü bende takılı kalmıştı. Bu duruma alışamamışlar mıydı daha? Başka bir açıklama bulamıyorum da. Daha okula gidip onların gözlerini de alacaktım. Çantamı omzumdan kaydırıp yere bıraktım ve masaya geçtim. Büyük bir iştahla yemeğimi yerken telefonumun zil sesi kulaklarımı doldurdu. Herkesin gözü beni bulurken ben, "pardon," deyip masadan kalktım ve çantamın içinden çalan telefonumu çıkardım. Best Kankim arıyordu. Gülümsedim ve telefonu açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...