*ÖZEL BÖLÜM 2*
"N-nasıl?"
"Hamileyim," dedi tekrar hıçkırırken. Elimle sırtını sıvazlayıp "Tamam, geç içeriye içerde konuşalım," diyerek içeriye çektim onu. Kapıyı kapatıp yürümesinde yardımcı olarak koltuğa oturttum.
Sakinleşmesi için biraz sarılarak bekledikten sonra hıçkırıkları iç çekişlerine döndüğünde konuşmaya başladım.
"Arda biliyor mu?"
"H-hayır."
"Peki, nasıl oldu?"
"B-ben, ben böyle olsun istememiştim. Aniden gelişti."
"Tatlım siz nişanlısınız ve yakında evleneceksiniz. Sadece biraz erken olmuş. Ağlama," dedim sakinleştirmeye çalışarak.
"Miray annem duyarsa öldürür beni."
"Arda'yla konuşmalısın."
"Hayır olmaz."
"Bir bebeğiniz olduğunu o da bilmeli."
"Hayır, Miray. Söyleyemem."
"Arda bir bebeğinizin olacağına çok sevinirdi. Ama böyle bir durumda olduğunu görürse kahrolur. Biliyorsun değil mi?"
"Miray ailemin gözünden kendime baktığımda bir pislikmişim gibi görüyorum."
"Hayır!," dedim sert bir dille uyararak. "Arda senin çok yakında evleneceğin müstakbel kocan, anladın mı? Hem, hem Çağrı'yla Duru da yattılar. Çağrı'nın annesi duysa Duru'nun annesine bırakmaz kendi oğlunu öldürür." Cevap vermeyince ona baktım ve "Kaç aylık?," diye sordum.
"Beş haftalık."
"Bir ay de işte."
Zilin çalmasıyla kapıya baktım, sanki ardındakini görebilecekmiş gibi.
Merdivenlerden inen Bulut "Ben bakarım," diyerek kapıya yürüdü. Kapıyı açmasıyla içeriye dalan bir Arda'yla şok geçirerek Bulut'a baktım. Omuzlarını yukarı kaldırıp indirirken masumca güldü.
Ela ayağa kalkıp Arda'ya bakarken Arda ise şaşkınlıkla Ela'ya bakıyordu.
"Ela, sen ağladın mı?"
Ela gülüp "Hayır, yani evet. Miray'la biraz dertleştik de," dediğinde Bulut ağzını açıp bir şey diyecekken öksürerek onu susturdum ve kolundan çekerek mutfağa getirdim. Bulut bana dişlerini göstererek gülerken kalbim sızladı. Öyle gülünür mü be insafsız.
"Ne? Neye gülüyorsun?"
"Bilmem. Bir an çocukken izlediğim Çocuklar Duymasın dizisindeki Haluk gibi hissettim kendimi. 'Haluk, mutfak'" dediğinde bende güldüm istemsizce.
Yanağımdan öptüğünde boğazımı temizleyip ciddileştim.
"Arda'yı aramamanı söylemiştim."
"Ela'nın Arda'yla sorunu olduğu belli. Bu kız sorununu seninle çözemez. Ne derdi varsa Arda ile çözsün."
"Çok zekisin sen ya."
Masadaki sürahiye uzanarak bir bardak su doldurdu. "Ne derdi varmış?," dediğinde suyu kafasını dikerken "Hamile," dememle kafasını yana çevirip püskürmesi bir olmuştu. Birkaç kere öksürürken gülüp sırtına vurdum.
"Bizden hızlı çıktı, gâvat."
"Ne?," dediğimde bana tuhafça bakıp gözlerini kaçırdı.
"Ee, neden Arda'ya söylemiyoruz?"
"Olmaz, Ela ile konuşacağım. Arda'yla güzel bir akşam yemeğine çıksınlar ve açıklasın. Düğünü de erkene alırlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...