Bulut'tan...
Saçmalaması karşısında güldüm. Sarhoş ha? İyiymiş.
"Derse girmeyi düşünüyor musun?" dediğimde alınlarımızı ayırmamıştım. O da zaten kafasını yerden kaldıracak gibi görünmüyordu.
"Sen gireceksen, hayır. Girmeyeceksen, evet."
"Neden?" dedim suratımı bilmediğim bir şekle sokarak. Onu göremesem de şu an göz devirdiğini görür gibiydim.
"Utançtan önümüzdeki bir hafta boyunca sen nerdeysen aksi yönünde olmayı planlıyorum."
"Öyle bir şeyi planlayayım deme sakın."
"Çok geç" dedi benden ayrılıp koşarak spor salonundan çıkarken. Başımı olumsuz anlamında sallayıp bende spor salonundan çıktım. Ellerimi ceplerime soktum ve okulun koridorunda ıslık çalarak yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde Eylül'ü Miray'a bir şeyler anlatırken gördüm. Miray beni gördüğünde gözlerini kocaman açarak Eylül'e odaklanmaya çalıştı ama pek dinliyormuş gibi gözükmüyordu. Bana tekrar baktığında dudağımı yalayıp ısırdım ve ardından gülümsedim. Kaşlarını çatıp kafasını sıraya gömdü. Bende vakit kaybetmeden sırama geçtim.
Hoca derse girdiğinde dersi dinleyecek kafa o an bende yoktu. Aklım tamamen ders öncesindeydi. Tekrar dudağımı yalayıp güldüm.
Teneffüs zili çaldığında Arda koşarak Miray'ın yanına oturdu. Ağzına sıçtığımın Arda'sı. Lan ben daha yanında oturamıyorum. Şuna bak!
"Kanka ne oldu biliyor musun?" İnan hiç merak etmiyorum
"Ne?"
"Bütün yazılılar iptal edilmiş. Özel okul olduğumuz için hocalar kendi puan girecekmiş."
"Gerçekten mi?" dedi üç ses. İkisi Miray ve Eylül olduğuna göre diğer ses kimindi? Şaşkınca yanımdaki Giray'a baktım. Aynı zamanda kızlarda şaşkınca ona bakıyordu. Giray boğazını temizleyip arkasına yaslandı hiçbir şey olmamış gibi. Kızlarda önüne dönerken aklıma tatile de erken girebileceğimiz geldi. Bununla ilgili grupla bir plan yapmalıydım. Tatilde eğlenebilirdik.
Arda sıradan kalkıp gelip benim yanıma oturdu ve şirince gülümsedi.
"Sevimsiz suratını daha fazla göremeyeceğim. Bir an önce ne olduğunu söyle de beni bu işkenceden kurtar." Gözlerini kısıp bana bir süre baksa da yorulmuş olacak ki normal haline dönüp konuşmaya başladı.
"Şey, beni bugün eve götüren yok da, ben de dedim benim seksi kankim var, o beni seve seve götür. Öyle değil mi?"
"Hayır."
"Oldu o zaman," dedi sevinçle el çırparken. Sonra ne dediğimi anlamışçasına "Ne?" diye sordu.
"Hayır."
"Olmadı o zaman." "Neden?"
Kulağına eğilip "Bugün Miray'la gideceğiz eve," diye fısıldadım.
"İyi de neden eve Miray'la gi-" Ağzının üstüne bir tane geçirip susmasını sağladım. Giray duysun diye yapıyordu herhalde.
"Aman! Tamam be. Kalmadık senin arabana," deyip sırasına geçti. Tavana bakıp derin bir nefes verdim.
Dersler sonunda bittiğinde çantamı omzuma astım. Giray'la Miray küs oldukları için ayrı gidiyorlardı. Ben de bundan yararlanacaktım.
Her zamanki gibi Miray bugün de geç hazırlanarak sınıfta son kalmasına sebep olmuştu. Sıraya yaslanmış onu seyrederken durup bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...