**25.Yenilemeyen Kahvaltı**

6.1K 270 23
                                    

Yanlışlıkla diğer bölümün kaydetme tarihini yanlış girmişim. Bu yüzden diğer bölüm eksik olabilir ama güncelledim. Eğer güncellememişse kütüphanenizden çıkarıp tekrar ekleyebilirsiniz. Öyle oluyor. İyi okumalar. Bu bölümü çok severek yazdım.

Çalmayan bir çalar saat her zaman en sevdiğim olmuştur. Ama yarın okul tekrar başlıyor. İnanılmaz derecede korkutucu. Daha da korkutucu olansa ygs'nin hızla yaklaştığı ve benim bir an önce derslere kafamı vermem gerektiğiydi.

Yatağımdan kalktım ve dolabımın karşısına geçtim. Dün fazlasıyla yorulmuştum. Eve de geç saatte gelmiştik. Partide zamanım Giray'ı aramakla geçmişti. Kalabalığı yarıp Eylül ile dans eden Giray'ı dans edenlerin arasından zor almıştım.

Bir kot pantolon ve tişört alıp giydim. Saçlarımı taradım ve elimle şekillendirip salık bıraktım. Kendimi çok seviyorum. Bayılıyorum bana.

Odamdan çıktım ve nefis yemek kokuları gelen mutfağa girmemle Arda'yı mutfak masasında görmem bir olmuştu.

"Arda? Ne işin var burda?"

"Annem evden kovdu sabah sabah. Bende çok açtım ve aklıma Leyla teyzem geldi."

"Çokta iyi yaptın" deyip Arda'ya sarılan anneme kaşlarım havada baktım. Üvey evlat yerine koyuluyordum bu evde.

"Evet, sıcak simitlerde geldi" deyip mutfağa giren Giray'a uzaylıymış gibi baktım.

"Sen mi aldın onları?"

"Ne sandın? Tabiki ben aldım."

"Sanki kapının önünde fırıncı çırağı bekleyip sen getirmişsin süsü verdiğini bilmiyoruz" diyen Arda'ya katılırcasına başımı salladım ve masadaki yerime oturdum.

"Öyle mi Giray?"

"Daha neler anne ya? Bu yarım akıllıya mı inanacaksın yoksa dünyada sırtını yere getirmeyen hayırlı, yakışıklı ve kaslı oğluna mı? Tabiki de bana. Oğlum bana bak seni önündeki çay bardağında boğarım. Benim evimde bana kalleşlik yapma. Bunun diğer günleri de var. Tüm vakti seninle birlikte geçiren benim. Annem değil."

"Tamam. Bir şey demedim" diyerek ellerini teslim edercesine havaya kaldırdı Arda.

"Günaydın" diyerek gülümsemeyle mutfağa giren babama bende gülümsemeyle "günaydın" diyerek karşılık verdim.

"Misafirimiz var."

"Ahh. Ben Arda. Giray'ın arkadaşı Miray'ın kankası." Arda'ya kocaman gülümsedim ve onunda bana kocaman gülümseyişini seyrettim. Çok tatlı çocuktu bu ya.

"Tanıştığımıza memnun oldum evlat. Şimdi yerimden kalkmalısın ki bende yemeğimi yiyip işe gidebileyim. Kısacası kalk yerimden."

"Ahh. Çok pardon" deyip aceleyle kalkan Arda yanımdaki sandalyeye oturdu ve uzamış saçlarını yana yatırdı. Elimi saçlarına daldırıp iyice karıştırdım. Giray'ın yerine oturmuştu bu seferde. Bilmeden bana ne kadar iyilik yaptığının farkında bile değil Arda. Giray Arda'ya sinirle bakarken Arda şaşkınca ona bakıp, "Ne?" diyebilmişti.

"Orası benim yerimdi" dedi dişlerinin arasından. Annem Giray'ın tişörtünden tutarak yanındaki sandalyeye oturttu.

"Ne far eder ki? Arda oğlum otursun bugünlük de."

"Otururum oturmasına da alışmasını diye söylüyorum."

"Benim yanımda oturabilmeyi bu kadar çok istediğini bilmiyordum Giray" dedim sinsice gülümserken.

"Sen yanlış anladın kardeşim. Karşı karşıya gelince seni görmeye dayanamadım. O yüzden."

"Boş laf yapma. Sanki anlamadık bana ne kadar değer verdiğini kardeşim!"

DAĞ AYISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin