**2.Makarnalar Aşkına**

14.8K 470 71
                                    

Multimediada Bulut aşkımız...

Birkaç ihtiyaç ve yemek molasının ardından İstanbul'a nihayet gelebilmiştik. Nihayet, nihayet, nihayet...

Saat sabahın 6'sı. Yeni bir gün, yeni bir şehir, yeni bir ev, yeni bir okul ve yeni arkadaşlar. Bu ne kadar iyi ya da kötü bilmiyorum ama... boşverin, iyi, iyi.

Henüz daha sömestr tatilindeyiz ve okulun açılmasına 1 hafta var. Bu süre içerisinde İstanbul'u gezmek isterdim ama annemin evde yapacağı temizliği, babamın gideceği işi ve Giray'ın beni peşine takamayacağı yerlere gidebilmesi çok büyük ihtimaller arasındaydı. Yine vaktimi posterlerinle geçirecektim muhtemelen. Sonra da neden yabancılara takmış yabancıların sevgilisi kaçık kız diyorlar. Benimle ilgilenen yok ki.

Giray'ın buraya gelemden önce arkadaşları olmuştu bile. Ne ara, nerde, nasıl yaptı hâlâ şaşkınım.

Babam arabayı artık burda yaşayacağımız sandığım bordo-beyaz bir apartmanın önünde durdurunca arabadan indim ve bagajda içinde çok önemli(!) eşyalarımın olduğu çantamı aldım. Ne yapayım abi ben o dergilere bok gibi para vermiştim. Bir gün bu dergilerdekilere aşkım biterse -ki asla- sırf çok para harcadığım için paraya kıyamaz yine asardım duvara.

Hep beraber asansöre bindik ve babam 6.kata bastı. Aslında kapalı alan korkum vardır ama çok abartılı değildir. Sadece nefes darlığı yaşarım ve panik atak geçiririm. Yani anlayacağınız şekilde söyleyeyim; asansöre binmekten korkmam ama asansörde kalmaktan korkarım. Kapalı alan korkum da öyle işte.

Asansörün kapısı açılınca Giray'la dışarıya daldık. Evin kapısı açılınca beni ilgilendiren yeni odamı aramaya başladım. Eşyalar bizden çok önce gelip yerleştirilmişti. Sadece ufak tefek şeyler vardı. Kendi eşyalarının olduğu odayı görünce içeriye girdim. Her şeyi dağınık koymuşlardı. Sabahtan akşama kadar anca temizlerdim burayı. Şaka şaka. Ben temizlik yapan birisi değilimdir. Tabiki de annemin üzerine yıkacaktım.

Şükürler olsun ki odamda kendime ait bir banyo vardı. Sanırım burayı babam bilerek bana ayırmış. Canım babam.

Odama bodoslama dalan Giray'a kaşlarım çatık bir şekilde bakmaya başladım.

"Çocuklar arasındaki ayrıcalığı bu kadar belli etmeseydiniz bari! Şuna bak, banyosu bile var." Çatık olan kaşlarımı pis bir sırıtmaya çevirdim.

"Üzgünüm ablam. Babamız burayı bana ayırmış." Ondan büyük olduğumu belirten her türlü kelimeden nefret ederdi. Sürekli o benim abim olduğunu iddia eder dururdu. Kimin önce doğduğuysa muamma. Giray'la aramızda kimin daha büyük, kimin daha küçük olduğu hakkında çok büyük kavgalarımız da olmuştu. Bu yüzden annem kimseye söylememeye ant içmişti. Yoksa aramızda daha da kötü kavgalara neden olacağını düşünüyordu. Eğer ben büyüksem benim için çok sorun olmazdı ama eğer küçüksem... ona 'abi' dediğimi hayal ettim de... aniden gelen ürpermeyle kafamı olumsuz anlamda sallayarak silkelendim.

"Ben senden daha önce doğdum."

"Tabi canım. Eminim öyledir" deyip omzumu omzuna çarparak odadan çıktım. Annem mutfak raflarını siliyordu. Bende yanına gittim. Temizlikten kurtulmam gerekiyordu.

"Anne, ben arkadaşlarımla buluşmaya gidiyorum."

"Burda hiç arkadaşın yok, Miray."

"Neden öyle diyorsun? Belki yaptım?" Annem 'inanmadım' bakışları atarken ofladım.

"Tamam yapmadım."

"Temizlikten kaçtığını biliyorum kızım ve merak etme ki yapmayacağını da biliyorum. Bu yüzden Giray'la markete gitme işini size veriyorum." Sevinçle ellerimi çırptım. Hemen arkamda olan Giray'a,

DAĞ AYISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin