**51.Heyecan**

7.6K 249 50
                                    

Size koca bir bölüm, iyi okumalar...

-51.-

"Ses çıkarma da buraya gel bak," diyen Arda'nın sesini işittiğimde Giray'ın sesinin de duyulması çok fazla uzun sürmemişti.

"Ne diyorsun yine s-" derken sözleri aniden kesildi. Ağırlaşan gözlerimi açmaya mecalim bile olmazken rahat yerimden kalkmamak istercesine koltuğa daha da abandım.

"Lan oğlum, elimde kalacaksın. Madem görüyorsun da neden almıyorsun şu kızı!? Boğarım seni!" diyerek birkaç boğuşma sesinin ardından kolumdan hızlıca tutulup çekilmiştim. Gözlerim yarı aralık bir şekildeyken "Ne oluyor?" diye sordum.

"Göstereceğim ben sana şimdi ne olduğunu!"

"Giray ne diyorsun? Dediklerinin hiçbirini anlamıyorum. Açık açık söylesene."

"Sabah sabah bu ne gürültü amına koyayım ya."

Koltuk az önce konuşmadan küfre transfer falan mı etmişti. Yok yok, koltuk küfür edemez. Hayır kesinlikle o koltuktan gelen ses Bulut'unda değil. Hayır, hayır.

"Bak bakalım ne diyormuşum?" diyen Giray'a karşı açılan gözlerimle koltuğa baktım. Evet, evet. Bu Bulut'un ta kendisiydi. Ama az önce ben o koltuktan kalkmamış mıydım? Ah,hayır. Bu olmuş olamaz değil mi?

"Kanka sıçtın," dedi Arda arkadan Bulut'a mesaj vererek. Bulut gözlerini açıp etrafına bakınca gözü teker teker hepimize değindi.

"Lan sen nasıl onunla küçücük koltukta altı üstlü yatarsın?"

"Vallaha onun orda olduğundan haberim yoktu. Yemin ederim. Gece rahat edemeyince bende koltuğa yat-"

"Tamam, kes! Daha fazla devam etme."

"Ya hem soruyorsun hem de kesiyorsun! Bu ne be?" diyerek üst kata yöneldiğimde merdivenden yukarıya çıkana kadar Giray'ın derin nefes alış verişleri kulağımı doldurdu.

Merdivenden inmeye yeltenen Uğur'a "Günaydın," dedim. Kafasını sallamakla yetinirken zar zor "Sana da," dediğini duymuştum çok şükür. Odaya girdiğimde sarmaş dolaş yatan Çağrı ve Duru'yu gördüğümde bakmamaya özen gösterip bavulumdan pantolon ve kazak çıkardım. Banyoya girip üzerimi değiştirdiğimde yine sessiz olmaya dikkat ederek odadan çıktım. Koridorun sonundaki banyodan çıkan Arda'nın yanına gidip "Eylül nerde?" diye sordum.

"Ah, o Eylül!"

"Ne oldu?"

"Daha ne olacak? Giray beyefendi onunla uyumak için bizi odasından kovdu ve bende ikizlerle beraber yatmak zorunda kaldım. İnan bana hayatımın en berbat gecesiydi," deyip burnunu çekti ve merdivenlerden inmeye başladı.

Eğer Giray Bulut'la uyumamı sorun ederse bende bunu oynardım ona. Güzel.

Saçlarımı kolumdaki tokayla dağınık bir topuz yaparken merdivenlerden iniyordum o sırada. Mutfakta kahvaltı hazırlayan Eylül'ü görünce gülümsedim.

"Günaydın," diye cıvıldadığımda o da gülümseyerek "Günaydın," demişti.

"Ekmekleri keser misin?" Kafamı sallayıp ekmek tahtasının üzerinde duran ekmeğe yöneldim. Elime bıçağı alıp ekmeği belli aralıklarla keserken Eylül söze başlamıştı.

"Bugün kalktığımda salona indim ve bir de ne göreyim?" dedi bana bakıp imayla sırıtırken. "Miray Bulut'un üzerine kurulmuş mışıl mışıl uyuyor. Buldu tabi yakışıklı kuzenimi."

"Benim gibi güzel bir sevgili bulduğu için her gün şükretmeli senin o yakışıklı kuzenin."

"Oo, bak buna diyecek bir şeyim yok." O gülerken bende güldüm.

DAĞ AYISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin