Eve geldiğimde Giray evdeydi. Anneme yalan söylemesinin hesabını bana sormuştu. Ve okula gelmediğim için birkaç azar işte. Sanki ilk kez oluyordu. Onu birkaç yalanla inandırdıktan hemen sonra her ne kadar pişmanlık duysam da doğruları söyleyemeyeceğimden sustum.
Odama geçip üzerimdekileri çıkardım ve dolabıma yerleştirdim. Üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra çalışma masamın başına geçip az zaman kalan yazılılarıma çalıştım. Yazılı haftası gelmişti. Dolayısıyla ygs'de yaklaşıyordu. Buda korkmama en temel sebepti.
Akşamüzeri babam gelince ailecek yemeğimizi yedik. Babam televizyon izlemeye kalkarken annemde peşinden gidiyordu. Giray'sa elindeki telefonla birisiyle mesajlaşıyordu. Bende odama geçip yatağıma uzandım.Biraz tavanla biraz da duvara yapıştırılmış posterlerimle zaman geçirip uykumun gelmesini sağladım. Başarmıştım da. Artık uykunun derinine çektiği yerdeydim.
Alarmım çaldığında lanetler ederek yatağımdan kalktım ve kısa bir duşa girdim.Çıktığımda okul eteğimi üzerime geçirdim ve lakosumu da giyip saçlarımı kuruttum. Saçlarıma belik örüp başıma da saç bandı taktım. Çok tatlı olmuştum. Gözlerime göz kalemi çektim ve çantamı hazırlayıp odamdan çıktım. Herkes kahvaltı masasına oturmuş beni bekliyordu.
"Günaydın"diyerek oturdum yerime. Annem ve babam anında bana karşılık verirken Giray öküzü bir şey dememişti. Aslında alınıyordum.Çünkü bana göstermediği ilgiyi fazlasıyla Eylül'e veriyordu.Söylemediği iltifatları Eylül'e söylüyordu. Tamam Giray'la fazla birbirimize atışıyor olabiliriz ama bazen biraz da olsa alınıyordum. Çünkü bana iltifat ettiği sayılı anlar bile olmuyordu. Eskiden de onunla atışırdık ama beni sevdiğini etrafımdaki erkeklerden koruyarak gösterirdi. Şimdi ise etrafımda koruyabileceği erkek bile yok. Gerçi olsa bile kollar mı onu bile bilmiyorum.
"Miray!Hadi senin yüzünden okula geç kalacağız ve sonra da yine biyolojiciyle atışacaksınız"
"Miray sana diyorum!" diyerek elini önümde salladı Giray.
"Ne? Özür dilerim, duymamışım."
"Seniyi misin? Az önce özür diledin de."
"Ne? Gerçekten mi? Hadi ama. Bari başka birine söylemiş olsaydım."
"Bana söylemek ağır mı geldi?"
"Biyoloji öğretmenine söylerim, yinede sana söylemem."
"Az önce söyledin."
"Ama o sayılmaz. Dalmıştım. Benden yararlandın" diyerek masadan kalktım ve çantamı alıp kapıya gittim. Ayağıma ayakkabılarımı geçirip asansörü çağırdım ve Giray'ı bekledim. O gelince de aşağıya inip arabaya geçtik. Kısa sürede okula geldiğimizde arabadan indim ve Giray'la sınıfa doğru yürüdük. Az sonra sınıftan çıkan Batıncan'ı görmemle gülümsedim. O da Giray'dan çekinmeyerek yanımıza geldi.
"Selam."
"Selam"diye karşılık verdim. Giray bana çatık kaşlarıyla bakarken gülümsedim. Henüz bir atak yapmamıştı ama eminim ki birazdan yapacaktı. Giray'ın kaşları inip bir gülümsemeye dönüşünce gözünün kaydığı yere baktım. Eylül bize doğru yürüyordu.Yanımıza geldiğinde bana gülümsemeyle bakarak, "Günaydın"dedi. Bende suratıma içten olmayan bir gülümseme yerleştirdim ve tam cevap verecekken Giray, "Günaydın" diyerek beni tamamladı.İçten olmayan bir gülümsemem bile solarken Eylül gülüp sınıfa geçmekle yetindi. Giray arkasından sınıfa girerken olanları çatık kaşlarım ve şaşırmış bir suratla izliyordum.Şaşırmıştım çünkü şu an onun tanımadığı bir erkek vardı yanımda ve o ona dalmak, laf atıp beni sınıfa sürüklemek yerine sınıfa Eylül'ün peşinden gitmişti. Bunu daha önce hiç yapmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...