Bol abartılı resimlerle iki bölüm. İyi okumalar😉.
Hayatımı mahveden okulun giriş kapısından geçtim ve banklardan birine oturdum. Fazla sıkıcıydı okul. Her ne olursa olsun. Dersler, hocalar, arkadaşlar. Hepsi. Her biri.
Yanıma birisinin oturduğuna dair hareketlenme oldu ve ardından kulaklığımın tekini çıkarıp sonra da diğerini çıkaran kişiye baktım.
"Ne yapıyorsun Bulut?"
"Ne bu soruya yanıt vereceğim ne de aynısını sana soracağım."
Cümlelerimi bir oflamayla ifade ettim ve yerimden kalkacakken Bulut'un elimden tutup geri yerime oturtmasıyla tekrar yerime oturdum.
"Tamam, bir şey söylemiyorum. Bende boş boş bir bankta bir kızla konuşmadan durabilirim. Ne kadar zor olabilir ki?"
Yine cevap vermek yerine öylece yerimde durdum. Okula yürüyerek ve erken gelmiştim bugün. Çok fazla sıkıcı. Ayrıca bugün kendimi ruh hastası gibi hissediyordum.
"Tamam, gerçekten zormuş."
"Bulut ne seninle konuşasım var ne de derslere giresim."
"Girmeyelim o zaman."
"-lim derken? Ayrıca kapıdan çıktığımız anda anneme mesaj gider."
"O iş bende. Var mısın seni gerçek evime götürmeye?"
"Gerçek evin?"
"Herhalde yetim bir çocuk olduğumu düşünmedin. Tek yaşadığım eve değil de ailemle yaşadığım eve."
"Bilmem ki? Aslında süper olur. Çok da merak ettim. Ama sorunlu ikizim Giray ne olacak? Ayrıca okul formamla gitmek istemem oraya."
"Giray'ı sen ikna et. Üzerini de ben halledeyim."
"Tamam" dedim gülümseyerek. İşte eğlence şimdi başlıyordu.
Okuldan çıktık ve gördüğüm şeyle gözlerimi ayırmaksızın oraya diktim. Bu olamazdı öyle değil mi? Şu an fıstık gibi bir arabanın önünde duruyorduk.(multi)
"Hadi binsene?"
"Arabanı mı değiştirdin?"
"Evet."
"Lamborghini Aventador?"
"Araba markalarını bildiğini bilmiyordum."
"Sen ciddi misin? Bu araba değil. Gökten düşmüş bir göktaşı."
"Abartma istersen."
"Abartmak mı? Ne iltifatlar etsem altında ezilirim ben be. Mükemmel ötesi. Daha önce hiç yakından görmemiştim."
"O zaman bunu bana borçlusun."
"Abartma" deyip bilmişçe arabanın kapısını açtım. Üstten açılınca bindim. Kalpten gideceğim galiba. En sevdiğim, hasta olduğum arabanın tam içine biniyordum. Allah'ım sana nasıl bir büyük iyilik yaptım da bu zevki bana yaşattırdın? Evsizi barındırmadım, açı doyurmadım, kötülüğe iyilikle karşılık vermedim, Giray ve Bulut'a iltifat etmedim. O zaman ne? Yapmam için bir teşvik mi? O zaman bende bir çocuğa çikolata verirdim ilk aldığımda.
"Tamam, çok iyiyim ben."
Bulut arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Birkaç dakika sonra araba bir mağaza önünde durdu. Bulut'a anlamsızca bakarken anlamış olacak ki açıklama gereğinde bulundu.
"Üstünü halledeceğimi söylemiştim."
"Ama ben..."
"İtiraz yok."
"İtiraz etmeyecektim zaten. Sadece yanımda para olmadığını söyleyecektim."
Bulut güldü ve, "Sana benim halledeceğimi söyledim. Sebze alırken olanları hatırlıyor musun?"
"Evet" dedim anında olanları hatırlarken.
"Güzel. Şimdi in." Gözümü kısıp kısa bir an Bulut'a baktıktan sonra arabanın kapısını açıp indim. Ardından gelirken mağazaya girip etrafıma baktım.
"Hadi ne istiyorsan al da gidelim."
"Ne giyeceğimi bilmiyorum." Bulut etrafına baktıktan sonra gözlerini bir yere sabitledi ve gözüyle bana işaret verdi. Baktığı yere bakınca bir mankenin üzerinde olan hoş bir kombin vardı.
"Aslında güzelmiş" dedim gülümseyerek.
"Bende zaten güzel olduğu için gösterdim."
"Onu istiyorum."
"Tamam" dedi ve bir kıza işaret vererek yanımıza gelmesini sağladı.
"Biz şu mankenin üzerindekileri istiyoruz."
"Tabii ki" deyip kız kombineleri getirdi. Kabine girip üzerimi giydim ve aynada kendime baktım. Gayet hoş durmuştu. Topuzumu çözüm saçlarımın omuzlarımdan sökülmesini izledim ve elimle şekil vererek dalgalanmasına yardımcı oldum.
Kabinden çıktım ve kapıda bekleyen Bulut'un yanına gittim. Tam ona kasaya gitmemiz gerektiği hakkında bir şeyler söylemek için ağzımı açmıştım ki Bulut tamamladı.
"Ben hallettim."
"Tamam" deyip dudaklarımı birbirine bastırdım. Bulut'un arkasından ilerlerken o kızları gördüm. Nerde görsem tanırım. Sebze aldığımız gün Bulut'a laf atan kızlardı bunlar. Benimde onları susturmak için kullandığım sevgili kelimesi vardı.
"Merhaba" dedi içlerinden bir kız. Bulut kaşlarını çatarak kızlara bakıyordu.
"Sizi tanıyor muyuz?" diyen Bulut'a karşılık içlerindeki sarışın bir kız, "Şey, biz sizi bir manavda görmüştük de. Gerçekten çok tatlı çiftsi..."
"Ahhh. Hatırladım. Görmüştüm sizi orda. Hattâ tatlı bir sohbetimiz olmuştu" dedim kızın sözünü keserek.
"O sevgili olduğunuzu öğrenene kadardı" dedi siyah saçlı kız. Sevmedim seni. Ne söylüyorsun ki? Ne oluyor? Sana ne insanlardan?
"Biz sevgili değiliz" dedi Bulut gevşeyen kaşlarını kaldırıp indirirken. İşte ben şimdi bittim. Elimle tırnağımı deşerken siyah saçlı kız tekrar konuştu.
"Ama bu kız sevgili olduğunuzu söylemişti" dedi eliyle beni işaret ederken. Görmemiş gibi yaparken bir yandan da onlar dışında her yere bakıyordum. Dayanamayıp suçluluk ifadesiyle Bulut'a baktım. Havalanmış kaşlarıyla bana imayla bakıyordu. Gözlerini benden çekti ve kızlara bakarak,
"Belki bir gün oluruz. Neden olmasın?" dedi. Ona şaşkınca bakarken ciddi olup olmadığını kontrol ediyordum. Pekte anladığım söylenemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...