Biz lobide beklerken Bulut'la Çağrı'da oda ayarlamaya gitmişti. Çok sürmeden geldiklerinde Çağrı bizi bilgilendirmeye başladı.
"Son iki oda kalmış. Bir odada dört, diğer odada ise beş kişi kalacağız. Herkes gruplara ayrılmaya başlasın. Bu arada hangi odada olursak olalım Duru benimle. Ayrıca lütfen Arda'yla bizi aynı odaya koymayın."
Arda elindeki mısırı kemirmeyi bırakıp kafasını kaldırdı ve 'ne?" dercesine baktı. Anlaşılan dediklerimizin hiçbirini dinlememişti. İyi de etmiş.
Giray araya girerek "Tamam o zaman. Bizim odada ben, Uğur, Eylül, Çağrı ve Duru kalır, diğerleri de diğer odada" diye öneride bulundu.
"Arda sizinle kalmıyorsa neden bizimle kalıyor?" dedi Deniz isyan edercesine. Arda tekrar mısırdan ayrılıp "Ne diyorsunuz be?" dedi.
" O bu değil de neden Eylül sizinle kalıyormuş?" dedi Bulut araya girerek.
"Tamam. O zaman Miray'la değiştirelim," dedi kararlı sesiyle Giray. Bulut bir şey demeyince Giray kolumdan tutup Çağrı'dan oda anahtarını aldı ve yürümeye başladı. Asansöre binip ikinci kata geldik. Odanın önüne geldiğimizde kolumu ondan kurtardım. İçeriye girdiğimizde sinirli görünüyordu. Tabi, Eylül'le aynı odada kalamadı ya.
"Boşuna ilgiliymiş rolü yapma."
"Ne?"
"Eylül'ün yerini benimle değiştirdiğin için şu an pişmansın değil mi?"
"Evet," dedi tüm acımasızlığını kullanarak.
"Öyleyse kendi çıkarların için benimle ilgiliymiş rolü oynama! Senden nefret ediyorum!" dedim ve ardından odanın kapısını çarparak çıktım. Tam odaya girecek olan Çağrı'yla Duru arkamdan ters ters baksalar da umursamadım. Şu an çok sinirliydim.
Dışarıya çıktım ve derin nefesler aldım. Kendim için düşünecek güzel bir yer baktım ve hemen ilerde açık büfe olduğunu gördüm. Boş bir masaya geçip oturdum ve sıcak çikolata sipariş ettim. Kısa sürede sıcak çikolatam gelince yudumladım.
Oldukça soğuktu. Her yer bembeyaz kardı. Kendimi biraz da olsa iyi hissetmiştim. Ama içimde biriken bir ağlama hissi vardı. Neden böyle davrandığını çözemiyordum. Onu sevmesi çok hoş bir şeydi ama onu sevip bana ilgi göstermemesi acı vericiydi. İkimize de verecek sevgisi yok muydu? Bu kadar sevgiden yoksun muydu? Ben onun kardeşinden de öte ikiziydim. Onun diğer yarısı...
Telefonumun zil sesini duyduğumda soğuktan morarmış ellerimle Bulut'un çağrısını yanıtladım.
"Miray? Nerdesin kızım!? Merak ettim seni! Çağrı, Giray'la kavga ettiğinizi söyledi. Seni onunla yalnız bırakmamalıydım!" Ağzımdan bir hıçkırık koptuğunda telefondan ses kesildi. Sonra kısık sesle "Ağlıyor musun sen?" diye sordu.
"Miray nerdesin, çabuk söyle!!"
"B-ben açık büfe-deyim." Telefonu kapatınca masaya bıraktım ve buz gibi olmuş ellerimle gözyaşlarımı sildim. Fakat tekrar akmasını engelleyemedim. Yanımda bir hareketlenme olunca eğdiğim başımı kaldırdım ve Bulut'a baktım. Halimi görünce hiç beklemeden bana sıkıca sarıldı. Bende sanki bunu bekliyormuşçasına sıkıca beline doladım ellerimi. Sıcacıktı.
"Neden ağlıyorsun?"
"B-ben durduramıyorum. Sanki içimde biriktirdiklerim bu anı bekliyormuş gibi hissediyorum. Normalde olsa onun için gözyaşı dökmezdim ama şimdi neden olduğunu bilmediğim bir şekilde ağlıyorum."
"Abi-... ikizini şu an fena benzetmek istiyorum."
"Boşver. Bu konuyu kapatalım."
"Donmuşsun!" dedi başka bir konuyu açarak. Benden ayrıldı ve ellerimi tuttu. Buz gibi olan ellerim onun elinde ısınıyordu. Ellerimizi kaldırıp ağzıyla nefes verdi. Bu gülmeme neden oldu. Şu an bir çift sevgili gibiydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...