Kitap kapağımıza iyi bakın çünkü yeni halleriyle olan kapağı koyacağım. İyi okumalar...
Yolda yürürken kimseden ses çıkmıyordu. Eylül sessizliği bozdu ve konuşmaya başladı.
"Miray sana bir şey soracağım."
"Evet?"
"Hiç değişmeyi düşündün mü?"
"Nasıl yani?"
"Saç kestirmek falan yani. Mesela kakül çok yakışır sana."
"Aslında bunu hiç düşünmemiştim."
"Sevgilisinden ayrılmış ergen kızlar gibi saç kestirmek denilen şeyi yapabiliriz."
"Arada iki büyük fark var. Birincisi biz Bulut'la sevgili değiliz. Ve ikincisi, ben o ergenlerden değilim."
"Hadi ama. Çok güzel olacak. Bunu şimdiden hissedebiliyorum."
"Ahh, bilemiyorum."
"Hadi ama Miray."
"İyi, tamam. Belki bana da iyi gelebilir."
"Gerçekten mi?" dedi heyecanla Eylül.
"Neden şaka yapayım ki?" Eylül bir çocuk gibi el çırparken ben gülümsemekle yetinmiştim. Birazcık değişimekten ne zarar çıkardı ki? Eylül bir çığlık atınca baktığı yöne baktığımda çok tatlı bir köpek gördüm. Eylül arkama saklandığında hareketlenerek köpeğin yanına gittim. Çok tatlıydı, oyyş. Elimle kafasını okşarken bir yandan da çenesini sıvazlıyordum. Hoşuna gitmiş olmalıydı ki iyice yanıma yanaşmış ve mayışmıştı.
"Ya hadi gel Miray. Isırır falan. Hem nerde gezdiği belirsiz. Sokak köpeği bu. Bir hastalık falan bulaşır."
"Merak etme, bir şey olmaz."
"Ya hadi gel, gidelim." Köpeği tam başından öperek ayağa kalktım. Eylül beni şaşkınlıkla izliyordu.
"Ne?"
"Az önce bir köpeği öptün" dedi inanamazca.
"Hakkımda bir şey daha bilmek ister misin? En sevdiğim hayvan köpektir benim."
"Bilmek istersin diye söylüyorum, beni de en çok korkutan hayvan köpektir."
"Herneyse."
"Bir şey söyleyeceğim. Bu hayvan neden bizi takip ediyor?"
Arkama baktığımda köpeğin bizi takip ettiğini gördüm. Gülümsedim. İt bile peşimden koşuyordu ya. Hayır, hayır. O it değil. Mal mısın Miray? Köpek o.
"Hiii!" diye iç çekti Eylül. Ona ne oldu dercesine baktım. Eliyle hemen yanından geçtiğimiz butiği gösterdi.
"Vitrindeki elbiseyi görüyor musun Miray? Mükemmel. Hadi gel," diyerek beni butiğe çekiştirdi. Butiğe girdiğimizde Eylül hemen bir görevlinin yanına gitti ve o elbisenin bedenini sordu. Benimse unuttuğum bir şey vardı. Köpek!
"Birisi şu sokak köpeğini çıkarsın!" diye cırlayan bir personelle karşılaşınca hemen araya girdim.
"Ahh, çok üzgünüm. O sokak köpeği değil benim köpeğim. Peşimi hiç bırakmıyor da." dedim ve köpeği kucağıma alıp kabinlerin oraya gittim. Bir bebekmiş gibi onu havaya kaldırıp yüzüne baktım.
"Demek beni çok sevdin? Çok tatlısın ama seni çıkışta bırakmam gerek." Bana havlayınca güldüm.
"Evet, evet. Biliyorum beni bırakamıyorsun ama bunu yapmamız lazım. Çok üzgünüm bebeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Genç KurguBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...