"Hayırdır?" dedi yanımıza gelen Bulut.
Beni ne de düşünürmüş? "Kim bu arkadaş?" diye söze devam ettiğinde Semih'in cevabı gözlerimin büyümesine yol açmıştı.
"Sevgilisiyim. Asıl sen kimsin?"
Bulut gülerek bana baktı. Her ne kadar gülse de mimiklerinden sinirli olduğunu anlamamak aptallık olurdu. "Sevgilisi demek."
"Hayırdır?"
"Yok bir şey. Bende sevgilisiyim de."
"Sevgilisi mi?" dedi Semih bana bakarak.
Ne yani olamaz mı benim sevgilim?
"Ben seni kızlara asılan şerefsizlerden sandım. 'Sevgilisiyim' demem bu yüzdendi."
"Kızlara asılan şerefsiz?" "Ben?" dedikten hemen sonra Semih'in yakalarına yapışmıştı. "Peki sevgilisi olanların yanında dolaşan kişiler hangi şerefsiz grubuna giriyor?"
"Orda bana yakışmayan bir cümle var," dedi Semih alaya vurarak.
"Bir bakalım; sevgilisi," cıkladı. "Olanların," yine cıkladı. "Yanında dolaşan," kafasını olumsuz anlamda salladı. "Kişiler. Ah pardon kişiler demişim. Senin bir kişiliğe sahip olduğunu hiç sanmıyorum."
Açık konuşmak gerekirse şu an çok havalı görünüyordu Bulut. Evet, evet tam anlamıyla havalı.
"Bana bak! Miray senin gibi biriyle nasıl sevgili oldu bilmiyorum ama burada şerefsiz olan birisi varsa o da sevgilisi olan birisinin başka kızların yanından gelen kişidir. Ah pardon, kişi demişim," deyip Bulut'a göz kırptı.
Kabul. Semih daha havalıydı. Helal olsun be! Karşim benim!!
Sanki ben burada hiç yoktum. Onlar kavga öncesi birbirlerine laf sokarlarken ben sadece izliyordum. Onlarında beni taktıklarını sanmıyorum gerçi. Tabi konunun ben olduğumu saymazsak.
"Ulan ben senin..." diyerek Semih'e yumruğunu geçiren Bulut'a şaşkınlıkla bakmayı kesip yere düşen Semih'e çöktüm. Dudağının kenarı kanıyordu.
"Demek sorunlarını yumrukla halletmeye çalışan şerefsizlerdensin."
"Beğenemedin mi?" dedi Bulut tek kaşını kaldırarak. Semih'te tek kaşını kaldıramayan şanssızlardandı. Benim gibi.
Onları boşverip Semih'in dudağını kenarına serçe parmağımla dokundum. Ulan bu çocuk bana emanetti!
"Ne yapıyorsun!?" deyip kolumdan çeken Bulut'ta artık gülmeye dair bir mimik kalmamış, kendini tamamen sinir küpüne çevirmişti.
"Çok olmaya başladın ama sen," deyip ayaklanan Semih'te kızışmıştı. Kolumu Bulut'tan kurtarıp beni yanına çekti. Ağzını açıp konuşacakken Bulut geldiğinden beri açmadığım ağzımı açıp "Sus," dedim.
"Sen," dedim Bulut'a bakarak. "Daha önceki gibi beni bırakıp onların yanına dön. Çok beklettin," dedim duvar kenarındaki Bulut'a bakan kızları göstererek.
"Miray, abartma."
"Abartan sensin Bulut, görmüyor musun? Bu kıskandırma işini çok fazla abarttın!"
"Ben mi abarttım? Bunu başlatan sendin."
"Başlattıran da sen!"
"Tartışmanız bittiyse artık gidebilir miyiz Miray?"
"Nereye!?" diye soran Bulut'a "Sana ne!" dedim.
"Sevgilin olduğumu unuttun herhalde?"
"Hadi ayrılın," diyen Semih şu an tüm aksiyona komedi oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...