Şu an 50. bölüme ulaşmak beni duygulandırdı. Yazmaktan hiçbir zaman pişman olmadım. Çünkü zamanımı iyi kullandığım bir belge olmuş oldu elimde. Herneyse, bölümler geciktiği için üzgünüm ama yazmaya hiç fırsatım olmuyor. Yavaş yavaş finale doğru gitmeyi düşünüyorum. Word'de 40 sayfa ve 5.467 sözcükle iyi okumlar.
LYS sınavları bittikten 2 hafta sonra...
"Hayır. İstemiyorum," dedim ağzıma salam tıkmaya çalışan anneme sinirle.
"Kızım iyi ye de git."
"Anne arkadaşlarımla buluşmaya gidiyorum, gurbete değil."
"Ne yani annenin elleriyle verdiği salamını yemeyecek misin?" Derin bir nefes verip ağzımı açtım. Annemin ağzıma tıktığı salamı çiğnerken eş zamanda da Giray "Benim de ağzıma veren olsaydı, yerdik!," dedi anneme karşı iğneleyici ses tonunu kullanmaktan çekinmeyerek.
"Niye? Senin elin yok mu?," diye benim yerime söylenen anneme gülümsedim.
"Ha benim elim var ama onun yok. Tamam, anladım. Açıklama için teşekkür ederim anneciğim." Yüzündeki alaylı sırıtış annemi her ne kadar çileden çıkartsa da "O arkadaşlarıyla buluşmaya gidecek," demekle yetinmişti.
"Evet, çünkü ben gitmeyeceğim."
"Sevgilisi de var onun orda."
"Evet, çünkü benim orda sevgilim yok." Evet, Giray'la Eylül sevgili olmuşlardı. Eylül açısından seviniyorum desem yalan olurdu çünkü o salakla sevgili olduğu için acıyordum ona.
"Annelere cevap verilmez."
"Söyleyecek bir şey bulamadın tabi."
Araya girerek "Çünkü ben hanım hanımcık güzeller güzeli bir kızım ve sende kalas bir oğlan. Umarım şimdi aramızdaki farkı anlamışsındır," dedim keyifle arkama yaslanarak. Giray oldukça şaşkındı. Çünkü onunla çok konuşmuyordum. Sanırım ona laf sokmayalı 2-3 ay olmuştu. Tabi sokunca da içine oturmuştur.
"Bak görüyor musun anne? Kızın bile farkında aramızdaki adaletsizlikten."
"Sen hâlâ konuşuyor musun?," deyip annem ayağındaki terliğe yeltenmişken Giray hemen araya girip "Aman sultanım, bir şey demedim" deyip annemin elini kolunu bağlayarak sarıldı ve yanaklarından tabiri caizse şapır şupur öptü.
"Eşek sıpası!" derken gülüyordu annem aynı zamanda.
"Neyse, hadi ben çıkıyorum" diyerek annemi bırakarak mutfaktan çıktı. Kapı sesi geldiğinde masadan hemen ayaklanıp "Bende kaçtım," deyip annemden kısa bir öpücük alıp ayağıma kısa botlarımı geçirdim ve hızla merdivenlerden inmeye başladım.
Aşağıya indiğimde Giray arabasına binmek üzereydi. O an ki kararımla bende hızlıca koşarak yan kapısını açıp bindim. Sürücü koltuğuna yerleşen Giray bugün ikinci defa bana şaşkınlıkla bakıyordu.
"Ne yapıyorsun?"
"İyi ya, çok şükür geçinip gidiyorum. Sen ne yapıyorsun?" Gözlerini devirerek "Hayr, hayır" dedi. "Bu arabada ne yapıyorsun?"
"Oturuyorum sen ne yapıyorsun?"
"Miray anlamamazlıktan gelme."
"Ne hakkında?"
"Fazla zorlama istersen?"
"Çok düşündüm ve özrünü kabul etmeye karar verdim."
"Efendim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Novela JuvenilBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...