"İşte siparişleriniz. Başka bir isteğiniz var mı?" Kadın garson bunu sorduğunda Batıncan'a asıldığı çok barizdi.
"Hayır" dedi kısaca Batıncan. O da bunun farkındaydı.
Okuldan çıktığımızda beni sahildeki kafeye getirmişti ve şu an soğuk limonata içiyorduk.
"Sorun yine Bulut değil mi?"
"Evet. Tahmin etmesi o kadar da zor değil öyle değil mi?"
"Yani."
"Ne yapmaya çalıştığını hiç anlamıyorum. Çok malca davranıyor."
"Genel özelliğimiz." Bu dediğine güldüm.
"Tam olarak Bulut'a ne yapacaksın?"
"Bilmiyorum. Bildiğim tek şey kıskanç olması ve beni kıskanıyor olması."
"Yanlış anlamazsan sana bir şey soracağım."
"Söyle" dedim merakla.
"Hani sen kıskanç dedin ya. Sevgili rolü yapabiliriz istersen. Hani filmlerde veya dizlerde olur ya. Hep işe yarar." Hayır, hayır. Ben o basit kızlardan olmazdım.
"Düşündüğün için çok saol ama öyle bir şey düşünmüyorum. Varsın kıskanmasın ama o basitliğe düşmeyeceğim. Tekrar saol yine de."
"Ne demek. Kankalık görevimiz. Hem zaten Esra öğrenirse bana fena kızardı."
"Esra?" dedim pis bir sırıtışla.
"Sevgilim."
"Hadi canım! Sevgili mi yaptın sen kendine."
"Öyle oldu."
"Ve bana söylemiyorsun!?"
"Söyledim ya işte. Hem zaten daha çok yeni." Batıncan'ın telefonu çalmasıyla arka cebinden çıkardı ve telefonun ekranını bana göstererek sırıttı. 'Yer Fıstığım' diye birisi arıyordu. İçimden lütfen sevgilisini o isimle kaydetmiş olmasın diye geçirirken Batıncan'ın sözleri düşüncelerimi yanılttı.
"Efendim Esra?... Kafede kankamla oturuyoruz... Immm kız... Ya aşkım-, aş-,a-, ya bak-, hayır, hayır öyle bir şey yok, Esra bir dinlesene beni ya!... İyi oraya geliyorum. Bekle beni." Telefonu kapattığında derin bir nefes verdi.
"Çok kıskanç birisine benziyor."
"Benzemiyor, öyle. Kıskancın kelime anlamı diyebilirim."
"Ovvv. Kolay gelsin o zaman sana kanka."
"Saol ya," dedi ve ayaklandı. Sandalyesine astığı deri ceketini giyerken onu seyrediyordum. O da beni.
"Bu arada söylemedim ama söylememe gerek bile var mı onu düşünüyordum. Böyle çok daha güzel olmuşsun."
"Teşekkür ederim" dedim gülümsememi tüm dişlerimle göstererek.
"Bence sen o gözlerinle başka birisini süz ve üstüne iğrenç iltifatlarını et!" Bulut hızla yanımıza doğru gelirken ben hemen Batıncan'ın önüne geçmek için ayaklandım. Fakat ben yetişemeden Bulut Batıncan'a yumruğunu geçirmişti. Batıncan sendelese de yere düşmedi. Bir tane daha yumruk atacakken bu sefer hemen aralarına girdim.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen!"
"Bırak Miray ya! Gelsin, tutma."
"Sen sus!" dedim Batıncan'a bir bakış atarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...