Ağrıyan bir baş ağrısıyla uyandığımda tek dileğim ağrıyan karnımın ağrısının gerçek olmamasıydı. Acıya her türlü katlanılır der gibi hücrelerim benimle dalga geçiyorlardı sanki.
Güçlükle yatağımdan kalktım ve banyoya girdim. Yandan yansımama baktığımda görüntü hayal kırıklığıydı. Şişmiş gözaltılarımla kendime bakmak çok akıllıca bir fikirdi.
Ne olduğunu bile anlamadığım şeye göz devirip üzerimi çıkarttım ve duşakabine girdim. Suyu ılığa ayarladım ve suyun tadını çıkardım. Su beni rahatlatan müzikten sonra en iyi şeydi. Tabi yemek ve uyku da var.
Dünden kalan gerginliğimi ve sinirimi suyla yatıştırdıktan sonra odama geçip üzerimi giydim. Saçlarımı kurutmak yerine belik ölmeyi tercih ederken telefonuma baktım ve Bulut'dan gelen 18 cevapsız çağrıyı görmemle suyla yatıştırdığım gerginliğim anında geri geldi. Hayır. Ne olursa olsun onu kolayca affetmeyecektim. Söyledikleri benim için hiçte hoş şeyler değildi. Aklıma geldikçe... hayır, getirmeyeceğim.
Gözüm saate takıldığında 10:41 olduğunu gördüm. Ne yani biz kahvaltı yapmamış mıydık? Hani olmazsa olmaz aile kahvaltısı. İşte bu günlerdir yaşadığım en garip şeydi.
Odama dalan üstü çıplak Giray'la korkudan yerimde sıçradım.
"Annemgil odalarında yok. Haberin var mı senin?" dedi o da yeni uyandığını belli eden sesle ve kısılmış gözlerle.
"Evde mi yoklar? İyi de neden bize haber vermeden gitmişler ve neden gitmişler?"
"Bu sorunun cevabını bilsem neden sana sorayım?"
"Sabah sabah hiç çekilmiyorsun biliyor musun Giray?"
"Konu sen olunca."
"O zaman neden güzel şeylerden bahsetmiyorsun?"
"Kendini güzel mi zannediyorsun?"
"Zannetmiyorum, biliyorum." Giray ağzını açıp bir şey diyecekken sözünü kesip "Ne de olsa ikizime çekmişim," dedim.
"Elbette" dedi aptalca sırıtarak. "Hey, bir saniye. Beni kullanıyorsun" dedi kaşlarını çatarak. Omuzumu silkip ayağa kalktım.
"Herneyse bize kahvaltı hazırla." demesiyle ona garipçe bakıp güldüm.
"Banane be. Git sen hazırla."
"Annem seni O evde yokken bir işe yara diye doğurdu."
"Seni de ben bir işe yaramazsam sen yara diye doğurdu."
"Kızım sen kızsın!"
"Ve sen de erkek" dedim sakince.
"Aynen. Kızlar yemek yapar benim bildiğim. Erkeklerin yemek yaptığı nerde görülmüş?"
"Demek bugün yemek yaptığını göreceğiz ha? Çok duygulandım" dedim dudaklarımı büzüp elimi kalbime koyarak.
"Görende gerçekten yemek yapacaksın sanacak. Alt tarafı dolaptakileri masaya koyacaksın. Çok basit işte."
"Madem bu kadar basit neden sen yapmıyorsun o zaman?"
"Çünkü ben erkeğim!!!"
"Görende gerçekten yemek yapacaksın sanacak. Alt tarafı dolaptakileri masaya koyacaksın."
"Defol lan. Bir de evde kız diye geçiniyorsun. Ben koyarım. Sana mı kaldık be."
"Az önce öyle söylemiyordun ama."
"Hay, lanet" dedi ve bir küfür savurdu. "Tamam, tamam. Ben yaparım" dedim çokta zor olmayacağını düşünerek. Giray derin bir nefes verdi ve "Şükür kızım. Hadi açlıktan öleceğim birazdan" deyip odadan çıkarken bende gülüp odadan çıktım. Giray odasının kapısını açınca "bir zahmet üzerine de bir şeyler giy. Hani kızım ya, ayıp olur" dedim gülerek mutfağa girerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ AYISI
Teen FictionBabasının işi için taşındılar. O dağ ayısıyla tanıştı genç kız. Kaderlerinde hep birlikte; beraber olmak vardı. Gittiği her yerde onu çıkardı karşısına hayat. Köpek gibi hırlaşıp durdular birbirlerine. Ta ki kalbinin en başından beri hızlanışının se...