Öylesine ekrana bakıyordum. Harry'den hiçbir haber yoktu. Attığım tweeti kontrol ettim, yeniden ve yeniden...
Harry'den hiçbir haber olmadığını görünce bilgisayarımı kapattım. Belki çevrimdışıdır? Sakin olmalıydım. Kendimi silkeledim ve penceremi açtım. Gökyüzü bana Harry'i hatırlatıyordu.
Harry'nin elleri büyüktü. Tüm dünyayı ellerine alabilirdi. Ama kalbi ellerinden daha büyüktü. Kalbi tüm evreni içinde taşıyabilirdi. O çok mükemmeldi ve benim tüm isteğim ona sahip olabilmekti.
Narin vücudunda bir sürü dövme taşıyordu. Hepsinin bir anlamı vardı. Karnının üstünde ki kelebek dövmesi benim favorimdi. O kelebek onun içindeki hissleri ortaya çıkarıyordu. Heyecan,mutluluk,aşk..
Nasıl olduğunu, ne olduğu hakkında her hangi bir fikrim yoktu. Ben bir büyü içerisindeydim ve bu büyünün bozulmasını istemiyordum.
Aşk güzel bir şeydir. Sizi hiç hissetmediğiniz kadar mutlu edebilir de, üzebilir de. Okuldaki ya da aynı yerde oturduğunuz bir kişiye aşıksanız, bu gerçekten şanslı olduğunuz anlamına gelir. Benim aşık olduğum kişi dünyaca ünlü biri ve benim hiç şansım yok. Ama o beni mutlu eden tek şey ve ben ona sahip olacağımı biliyorum.
Telefonuma art arda gelen bildirimlerle irkildim. Telefonuma baktığımda "TEBRİKLER LOUIS!!" mesajlarını gördüm. Harry cevap vermişti. Derince nefes aldım ve Twitter'a girdim. Ve gördüğüm tek parıldayan şey şu oldu;
"Harry_Styles : Ulaşılmaz değilim. Çok şirinsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.