''Anne sana yemin ederim sadece bir haftalığına. Harry yanımda olacak zaten, lütfen anne!''
Yerlerde sürünüyordum neredeyse. Ama cevabı ''Hayır.''dı. Bu bana Meghan Trainor'ın NO şarkısını hatırlatıyordu. Yüzümü buruşturdum ve gülmeye başladım. Şuan ciddi olmam gerekiyordu. Bu komikte değildi zaten.
''Hayır, Louis. Nasıl güvenebilirim? Ya seni kaçırırsa?''
Üfledim, ''Anne birisini kaçıracak olsa beni kaçıracağını mı düşünüyorsun? Ayrıca Harry kim? Seri katil falan mı?''
''Louis,'' dedi kararlı bir şekilde ''Harry'le konuşmam gerekiyor.''
''Tamam ben onu ararım.'' dedim bıkkın bir sesle. ''Bir saniyeliğine sakin olur musun?''
Sırıtarak bana döndü,''Bize gelsin. Yüz yüze konuşacağız.'' Annemin bana bu şekilde dönmesi kahkaha atmamı ve bir yandan da garip hissetmemi sağlamıştı. Çünkü annem şey gibi gülüyordu, sanki ben ve Harry edepsiz şeyler yapacakmışız gibi. Bilirsiniz, bir sevgiliniz olduğu zaman anneniz ondan bahsederken bu şekilde gülümser.
~
''Bebeğim yoldayım, arabayla geliyorum yarım saate oradayım.''
Harry'nin attığı bu mesaja sevinmiştim çünkü annem hâlâ yemek yapmaya devam ediyordu. Onu durduracak olan tek şey Harry'nin gelmesi olacaktı.
Harry'nin mesajına cevap yazmadım. Görüldüde bıraktım.
Harry, bu işi olduğunca medyadan gizli tutmaya çalışıyordu. Ama şu da vardı, hiç bir paparaziyi aramamıştık, kimseye Harry'nin geleceğinide söylememiştik. Zaten Harry görünmemek için kat kat giyinirdi, yani güvendeydik. Eve mutlu bir şekilde girebilirdi.
Harry evime yaklaştığına dair mesajlar atmaya devam ediyordu. Ben ise odamda tur atıyordum. Bir an bayılacağımı sandım ama hayır, olmadı.
~
''Merhaba, efendim.'' Harry anneme sarılırken kocaman gülümsüyordu. İçimden ''Ah hadi ama.'' diye geçirdim. Duygusallığı ve karşılama faslını sevmezdim.
''Merhaba Lottie, Felicite, Phoebe ve Daisy. Sizin için sürprizim var.'' Hepsine teker teker sarıldıktan sonra bana döndü ve gülümseyerek, ''Merhaba, Boo Boo.'' dedi. Sarıldığında kemiklerimin yer değiştirdiğini hissetmiştim. Gerçekten geniş ve uzun bir gövdesi vardı bu yüzden o bana sarılırken kendimi kara deliğin içine girmiş gibi hissediyordum.
Benden uzun olması hoşuma gitmiyordu, gerçekten.
~
Yemeklerimizi yerken Harry, ''Efendim, biliyorsunuz Louis'yi yanımda götürmek istiyorum.'' diyerek söze başladı. ''Yalnızca bir hafta, her şeyi ben halledeceğim.'' Duraksadı, ''Ve eğer Louis isterse, benim odamdada kalabilir.''
NE?
Annem gülümsedi ve boğazını temizleyerek konuşmaya başladı, ''Tatlım, bana Johannah anne diyebilirsin. Harry, biliyorsun ki, Louis'nin 3 tane zayıfı var. Sömestrın son haftasına girdi ve sen onun bu hafta boyunca seninle birlikte yurt dışında olacağını söylüyorsun. 3 ders ne olacak?'' ANNE. Yüzümü astım.
Harry gülümseyerek yeniden söz aldı, ''Johannah anne, Louis için paralı öğretmen tutabilirim ve bir dershane bulabilirim. O üç dersi düzgün bir biçimde göreceksiniz sene sonunda. Size söz veriyorum.'' Ardından derince nefes alıp verdi ve yeniden konuşmaya başladı, ''Yalnızca bir hafta.'' gülümsedi.
Annem 4-5 dakika düşündükten sonra Harry'e bakarak kocaman gülümsedi, ''Yalnızca bir hafta. Oğluma göz kulak olacaksın, Harry. Biliyorsun o 17 yaşınd..''
Harry gülerek, ''Biliyorum efendim, çok teşekkürler. Emin olun onu gözümün önünde ayırmayacağım.''
~
''Louis, bana tuvaleti gösterir misin?'' dedi Harry yemekleri bitirdikten sonra. Sandalyemden kalktığımda o da kalktı ve üst kata çıktık.
''Burada.'' Kapıyı gösterdiğimde, gülerek beni kendine çekti.
''Bana görüldü atmanın cezasını vereceğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
Fiksi PenggemarUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.