Sabahın altısıydı. Telefonuma ard arda gelen mesajlarla uyandım.
H:''ŞAKA MI YAPIYORSUN?''
H:''NE SİKİM DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN, LOUIS?''
H:''NEYİN ARASI?''
H:''SAÇMALAMA.''
H:''SİKECEĞİM.''
H:''UYUYOR MUSUN?''
Hiçbir şey yazmadım. Görüldü olarak bıraktım.
H:''GÖRÜLDÜ MÜ?''
H:''GÖRÜLDÜ 06:13''
Ard arda gelen bildirim sesinden bıkmıştım. Durmuyordu.
L:''Siktir git.''
H:''Yarım saat sonra cevap veriyorsun ve verdiğin cevap 'siktir git' mi?''
L:''Evet.''
H:''Ne oldu? Gerçekten seni anlayamıyorum.''
L:''Ne oldu biliyor musun? Yoruldum ve sıkıldım. Senin her gün o ÇOK sevdiğin Twitter'a girip hayranlarına yazdığın up uzun 'teşekkür' tweetleri atarak, bana 'konserden çıktım' mesajı atmamandan sıkıldım. Seni her gün beklemekten sıkıldım.''
Görüldüde bıraktı.
Beni deli ediyordu. Gerçekten bir gün delirecektim. Ama buraya kadardı. Sonunda içimde tuttuğum şeyleri söyleyebilmiştim.
Onu hâlâ seviyordum. Hep seveceğimide biliyordum. Ama artık sabrım taşmıştı. Eski günlerde ki gibi heyecan yoktu.
Bir an kendimizi evlenmişizde aradan 16 saat geçmiş, birbirimizden soğumuşuz gibi hissettim.
Bu düşünceyle hem güldüm hemde sinirlendim. İkiside saçma bir ikiliydi.
Harry bana 37 dakikadır yazmıyordu. Yine eski günlerde ki gibi düşünmeye başlamıştım.
Düşünmeyip ne yapacaktım? Belki düşünmezsem stresten kurtulurdum. Ama düşünürsemde kendimi hırpalardım.
Yeter.
Daha fazla canımı sıkmayacaktım. Yaşayacak hayatım vardı, 2 haftalık tatilim vardı. Üstelik daha 3 gün geçmişti.
Onu düşünmeyecektim. Belki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.