Harry'nin benim için yaptığı kahveyi içerken, gözlerimi ondan alamıyordum. Harika gülüşünü ve güzel suratını görmeyeli epey uzunca bir zaman olmuştu. O beni izlerken, bende onu izliyordum. İkimizin arasında olan bu sürükleyici bakışma, bırakmazsak sonsuza kadar devam edebilecek gibiydi. Ama bana hava hoştu. O karşımda olduğu sürece sonsuza kadar bakabilirdim karşımda ki şahesere.
Uzun ve kemikli elinde ki yüzükle oynadı. Bana olan bakışları keskin ve sabitti. Dudağını ısırdı ve gülümsedi. Vücudumda ki tüm hücrelerin hareketlendiği hissettim.
''Louis, ilk günden bu yana her şeyi hatırlıyor musun?'' buruk bir şekilde yeniden gülümsedi. Bu sefer bakışları bana değil, yere sabitti.
Hatırlıyor muydum? İlk günden bu yana ne kadar çok şey yaşadığımızı daha dün gibi hatırlıyordum. İlk ''seni seviyorum''ları, ilk telefon konuşmamızı, ona attığım ilk mesajı -ismimi yanlış yazmamdan dolayı hala utanıyorum-, ilk kavga nedenimizi, ilk kez onu ekrandan değilde gerçek görmemi bile!
Dışarıya baktım. Yağmur damlaları Harry'nin özen gösterdiği yemyeşil bahçesine bir bir düşerken seyrettim ve düşündüm. İlk kez onu gördüğümde bir havalimanındaydı. Hayatımda asla bir arada göremeyeceğim kızlar sadece bir erkekle fotoğraf çekilebilmek için birbirleriyle savaş ediyorlardı sanki. Onların hayalleri olan bir erkekle çıktığım için hepsine üzülüyordum. Ama bilmiyor oldukları konusuna bakılacak olursa, bu çok ta önemli bir konu değildi onlar açısından.
''Evet.'' dedim aramızda ki o sakinliği bozmayarak.
Kahvesinden bir yudum aldı ve güldü, ''Bende hatırlıyorum, hepsini, çok iyi. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
Fiksi PenggemarUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.