Harry ile Los Angeles'a gitmeyi istiyordum ama bir yandan şüpheliydim. Onu bekleyen hayranları olacaktı havalimanında. Tıpkı benim onu gerçek bir şekilde ilk kez görüşüm gibi. Onu bekleyen bir sürü kız olacaktı.
Gitmekte emin değildim. Ama Harry'e nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Bana kızmasından korkuyordum. Belki de kavga ederdik. Bilmiyorum.
Bunu istemiyordum.
Telefonumu elime aldığımda derince nefes alıp verdim. Rehbere girdiğimde son aramam olan "Harold"'a tıkladım. Çalmaya başlıyordu.
00:00 saniyesini gördüğümde açtığını anladım. Telefonu kulağıma götürdüğümde Harry'nin boğuk sesini duyduğumda gülümsedim. Arkadan gelen seslere göre Harry Potter izliyordu.
"Selam, Harold." dediğimde filmi durdurmuştu sanırsam. Sesi gelmiyordu.
"Selam, Boo." dedi gülerek. Duraksadı, "Bir şey mi oldu?"
Boğazımı temizledim, "Oldu, gibi." Yeniden konuşmaya başladım, "Kızmayacağına ve tartışmayacağımıza söz ver."
Derince nefes aldı ve sesini yumuşattı, "Söz, minik bal arım."
"Ben, Los Angeles'a gelmek istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.