Bölümü Don't Forget Where You Belong ile okursanız sevinirim!💜
~
Harry, harika birisiydi. Vereceği karar doğru bir karardı. Bu yüzden cevap olarak ''Sen en iyisini biliyorsun, Harry.'' yazdım. Aradan çok geçmeden Harry cevap yazdı:
''Seni görmek istiyorum.''
~
Yaklaşık 10-15 sonra Harry buradaydı. Bağacıklarımı bağlarken bir kaç defa kornaya bastı ve bende sağ ayağımdakini bağlamadan yanlarına sıkıştırdım. Sevgilimin yanına doğru yürürken karnımda kelebekler uçuşuyordu sanki.
"Merhaba!" dedim neşeli bir ses tonuyla. Gerçekten neşeliydim. Elini elimin üstüne koydu ve dudaklarımı uzunca öptü, "Hoşgeldin."
Üzerine giydiği yeşil kapüşonlu sweatshirt onu olduğundan daha genç ve gözlerinin rengini daha çarpıcı kılıyordu. O arabayı çalıştırırken onu izledim. Uzun kemikli elleri direksiyonu sıkıca kavrarken, ben ise yutkunmakla yetindim.
"Harry," dedim tiz bir sesle. Boğazımı temizledim ve ona bakmaya devam ettim. "Nereye gidiyoruz?"
Gülümsedi ve elimi kavrayıp öptü. Tam şuan da, tamamiyle büyülenmiştim. "Bu kadar sabırsız olma." daha sonra duraksadı ve kıkırdadı, "Güzel bir yere gideceğiz."
Yol boyunca başımı omzuna yaslayarak gittim ve o güzel kokusunun her bir zerresini ciğerlerime doldurdum. Bir kaç yüzüğünü parmaklarıma takarak kendi kendime oynadım bazen. Bu oyun Harry'nin de hoşuna gitmişti.
Yaklaşık 45 dakika süren bu eğlenceli araba yolculuğundan sonra Harry güzel, kimselerin olmadığı sakin bir yerde arabayı durdurdu. Burası bir gölün kenarında, ağaçların yanında bir yerdi. Doğanın yeşilliği ve gölün mavisi başımı döndürüyorken, Harry'nin elini tuttum.
"Beğendin mi?" dedi gözlerime bakarak. "Evet.. Evet." dedim, "Burası harika, Harry."
Elini tutarken bir banka oturduk. Harry elini omzuma koydu, böylelikle bende yeniden kafamı omzuna yasladım.
"Burası.." dedi Harry, "Burasını herkes bilmez." Soru sorarmış gibi ona baktım, "Annem, babam, ben ve Gemma hep buraya gelirdik."
Gölü işaret etti, "Şurada kağıttan yaptığım gemileri yüzdürürdüm. Rüzgar çıkınca devririrlerdi." gülümsedi. Daha sonra hemen gölün yanında ki çimleri gösterdi, "Gemma burada hep kitap okurdu." Anlıma minik bir buse kondurdu. "Annem ve babam ise bu bankta otururdu. Gemma ile beni seyrederlerdi." duraksadı, "Annem ile babam boşandıktan sonra buraya bir daha gelmedik. Yani annem ve Gemma gelmedi. Onlar buraya geldiğimi bilmiyor. Fakat ben ne zaman tüm bu kargaşadan sıkılsam buraya geliyorum. Çocukluğumu ve eski mutlu anlarımızı düşünüyorum."Omzumda ki elini saçlarıma götürmüştü. "Buraya seni getirdim çünkü, beni benden daha iyi tanıyorsun, Louis." Daha sonra derin bir iç çekti ve o güzel sesiyle yeniden konuşmaya başladı, "Bazen buradayken ikimizi düşünüyorum. Bazen ağlıyorum, bazen gülüyorum. Bazen çok özlüyorum, bazen sinirleniyorum fakat her defasında daha çok aşık oluyorum."
Hiç konuşmadan onu dinliyordum. Sesinde ki özlem, kırgınlık, mutluluk ve huzur kargaşası her kelimesinde belli olurken, yalnızca susuyordum. Elimi elinin üzerine koydum, "Bundan sonra buraya birlikte gelelim mi her zaman?"
Gülümsedi, "Gelelim, sevgilim. İstediğin her zaman gelebiliriz. Tek bir mesaj ya da telefon açman yeterli."
"Harry.." dedim, gözlerimi gözlerine diktim. "Lütfen buraya geldiğinde kötü anıları düşünme. Bak, geleceğimizde bizi neler bekliyor, bilmiyoruz bile."
Anlıma bir öpücük kondurdu. "Ben şuan kötü anıları düşünmüyordum ki." gülümsedi. "Ne düşünüyordun?" dedim, gözlerimi gözlerinden ayırmayarak.
"Evlendiğimizi düşünüyordum," dedi. Yüzünde ki gülümseme çok güzeldi. "Ve buraya çocuklarımızla geldiğimizi."
Elini sıkıca tuttum ve diğer elimi yanağına koydum. Dolan gözlerimin sıcaklığını hissedebiliyordum. Bir şey demeden dudaklarımı, yumuşak dudaklarına uzunca bastırdım. Karşılık verdiğinde, hafif gülümsemesini aşağıdan hissedebiliyordum.
"S-Sen.. S-Seni çok seviyorum, Harry." dolan gözlerimi baş parmağıyla sildi ve burnuma masum bir öpücük kondurdu.
Bu 6 kelime, kesinlikle hayatım boyunca aklımdan çıkmayacaktı. Benimle birlikte mutlu bir evlilik ve huzurlu bir gelecek düşünüyordu. Uzun zaman sonra duymaya ihtiyacım olan en güzel ve en özel sözlerdi bunlar.
Aşk ne güzel şeydi, damarlarınızda hissettiğinizde. Elini tuttuğunuzda, gözlerine baktığınızda ve onu sevdiğinizi söylediğinizde. Minik bir öpücükle bile kalbinizin ritmini değiştirmeye yetiyorsa eğer, aşk ne güzel şeydi işte.
{bu bölümü umarım beğenmişsinizdir çünkü ilk defa bir şarkı önererek okuyun dedim ve sabahın ilk ışıklarında güneşin doğuşunu izlerken yazdığım için ayrı bir güzel oldu gibi ayyyy bölüm ile ilgili düşüncenizi yazarsınız çok mutlu oluruuuuummm
ps: final değil}
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.