Elimde ki telefonu tutmakta zorlanıyor ve onu dinlemek istemiyordum. Cevap vermemiştim.
"Louis, dinle.. Senden yalnızca beni dinlemeni istiyorum. Tamam mı?" sesi titriyordu.
"Gördüğün tüm bu iğrenç haberler, hiçbirisi doğru değil. Hayatımda sen gibi birisi varken, kimsenin bana senin gibi iyi gelemez. O gün, onun elini tutan ben değildim. O kız, herkese böyle yakın davranan iğrenç birisi. Elimi çekmeye çalıştığımda sıktı. Zorlayarak geri çektiğimde çoktan her magazin sitesinde haberlerimiz yapılmış bile.."
"Louis, benim için yalnızca sen varsın ve kalbimde daima sen olacaksın."
"Benden iğreniyorsun muhtemelen. Belki benden ayrılmışsındır, bilmiyorum, yanında değilim. Ama şunu bil ki, her sabah uyandığımda aklıma gelen ilk kişi sen olacaksın."
Ne diyeceğimi ve ne yapacağım hakkında fikrim yoktu. Kafam çok karışıktı, ve doğru dürüst düşünemiyordum bile.. Telefonu kulağımda tutmaya devam ediyordum. Her bir kelimesi, hepsi kalbimi ve ruhumu deliyordu. Söylediklerine devam etti;
'' Yaşadığımız güzel anıları asla unutma.''
''Seni çok seviyorum.''
''Beni terk etme.'' ağlıyordu.
Tek bir kelime dahi etmedim. Terk edecek miydim? Bilmiyordum. Ama yaşadığımız güzel anılar daima benim bir parçam ve sonsuza dek hatırladığım özel şeyler olacaklardı.
''Harry,'' titreyen sesimle söylediğim bu tek kelime, daha fazlası çıkamayacak gibiydi. Söylemek istediğim kelimeler ve hislerim çok karışıktı.
''B-Ben..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.