Aradan 2 ay geçmişti. Harry ile gizli bir ilişkimiz vardı. Kimse bilmese bile ben tüm istediğimi elde etmiştim. O benimdi,ben onundum.
Harry bir mesaj atmıştı;
''Şuan Londra'dayım. Bebeğim, evime gelmeni istiyorum.''
Harry'den adresi istedim. Verdiğinde ise evine yürüyerek gidilebilecek bir mesafede olduğunu gördüm.
Giyinişime ve saçlarıma ilk defa özen gösterdim. Onun için güzel görünmek istiyordum. Sadece onun için.
Sonunda, o havaalanındaen fazla 1-2 dakika gördüğüm kişiyi saatlerce görebilecektim.
Yakın olan yol, uzun gelmişti. Ellerim titriyor ve terliyordum. Kış ayı olmasına rağmen sanki yaz ayıymış gibi hissediyordum. Ve ayrıca evini gerçekten merak ediyordum.
~
Yaklaşık bir buçuk saat sonra evine varabilmiştim. Evine vardığımda bir an duraksadım ve evi izlemeye başladım. Kapıda sandığım gibi korumalar yoktu. Ancak gayet iyi bir güvenlik sistemi vardı. Evi çok büyüktü ve güzeldi. ''İşte benim sevgilim'' diye geçirdim içimden. Gülümsememe hakim olamadım.
Bahçesi çok büyük ve hoştu. Bir salıncak,bir masa ve 4 tane koltuk ve sandalye vardı. Çok klasik ama çok güzeldi. Göz yormuyordu.
Ellerimi kütlettim. Kapıyı çalacağım zaman derince nefes alıp verdim ve kapıyı çaldım. Açmasını beklerken bir yandan titreyen ellerime bakıyordum. Sakin olmalıydım.
~
''Tanrım, seni o kadar çok merak ettim ki. Bir an gelmeyeceksin sandım.''
Harry, hızlı hızlı konuşarak bana sarılmıştı. Ama öyle sıkı sarılmıştı ki, bir an hiç ayrılmayacağız sanmıştım. Bende ona sarıldım ve gülümsedim. Kokusu çok güzeldi. Parfümünü değiştirmemişti. Havaalanında ki gibi kokuyordu. Bir şeylerin değişmediğini görünce mutlu oldum.
Evinin içine girdiğimde etrafa baktım. Genelde eve beyaz ve kahverengi renkler hakimdi. Salonu büyük ve şıktı. Her şey yerli yerinde, bir uyumsuzluk ya da kargaşa yoktu.
~
''Uçarak gelecektim ama kanatlarım yok biliyorsun.'' Güldüm. ''Yürüyerek geldim. Bir buçuk saatimi aldı sadece.''
Şaşırmış olacak ki, kaşlarını kaldırıp daha sonra gülümsedi. ''Yoruldun mu?'' Küçük bir çocuk gibiydi. Ama bu çok hoşuma gitmişti.
Başımı olumsuz anlamda sallayarak ''Hayır. Seninle ilgili olan hiçbir şey yorucu değil.''
Gülümsedi. Gamzesi çok güzeldi. Gamzesine dokundum ve sonra yanağını okşadım. O'da aynısını yaparak benim yanağımı okşadı.
''Bunun için çok beklemiştim.'' dedim. Gözlerimi kapattım ve gülümsedim. ''Sana dokunabilmek, hemde hiç bir engel olmadan.. Tüm isteğim.''
~
Yeniden gülümsedi ve dudaklarını benim dudaklarımla buluşturdu. İki elimide yanaklarına koydum ve karşılık verdim.
Dudakları dudaklarıma değerken nefes nefese bir şekilde konuştu;
''Seni seviyorum, Boo Boo. Hiç bir engel olmadan.''
Sırıttım ve nefes nefese bir şekilde karşılık verip konuştum;
''Seni seviyorum, Harold. Hiç bir engel olmadan.''
Gülümsedi.
Gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.