Yüzünü iki avcumun arasına aldım ve ona yüzümü yakınlaştırdım. Tek bir kusur bile yoktu. Kirpikleri uzun ve gür, gözleri zümrüt gibi yemyeşildi. Bakmaya doyamadığım bir güzelliği vardı. Dolgun ve kırmızı dudaklarını hafiften araladı ve boğuk bir şekilde konuştu, ''Louis, biz neden böyleyiz?''.
''Ne gibi?'' dedim gözlerine derince bakarak. Başını yere eğdi, ''Her defasında sana bu son diyorum, ve sende son diyorsun. Fakat biz asla vazgeçmiyoruz. Neden birbirimizi üzüyoruz? Neden beni bu kadar çok kırıyorsun? B-Beni.. s-sevmiyor musun?''
Boğazım düğümlenmişti. Söylediklerinde çok haklıydı, birbirimizi üzüyor ve sonradan geri dönüyorduk. Onu kırıyordum, ona kaba davranıyordum fakat tüm bunlar geçmişte kalmıştı. Hatalarımın ne kadar ağır olduğunu anlamış ve kendimce yeni bir sayfa açmıştım. Bu yeni sayfaya siyah bir leke bırakmayacaktım.
''Dinle, Harry..'' dedim yutkunarak. ''Seni bu dünyada ki her şeyden daha çok seviyorum. Seni kırdığım her bir cümlem ya da kelimem için özür dilerim.'' Özür dilemek çok şey değiştirmeyecekti.
Gözlerime baktı, ''Louis, benden özür dileme.. Cümlelerin ya da kelimelerin beni kıran değil, beni kıran asıl şey bana güvenmiyor oluşun.'' dedi. Bunu söylerken gözleri dolmuştu.
Peki, tamam. Belki o gün, o kızla onu gördüğümde çıldırmışa dönmüş ve ona o gün güvenmemiş olabilirim. Fakat bu, ona asla güvenmediğim anlamına gelmiyordu. Harry benim sevgilim olduğu kadar, en yakın arkadaşımdı da. Bunları düşünürken bir an duraksadım. Neredeyse 6-7 ay önce Harry'nin hayranıyken onu öpmek bile çok imkansız gelirken, şuan Harry benim karşımda ve yüzü avuçlarımın arasındaydı. Neden onun değerini bilememiştim?
Sahip olduklarımla yetinememiştim. Harry'yi ne kadar zor bulduğumu ve ne kadar çok çabaladığımı unutmuştum. Böyle birisiydim işte, hatalarımın farkına geç varır, ve daha sonrasında bunları fark edip daha çok dibe vururdum.
''Harry..'' dedim. Ellerimi yüzünden çekmiştim. Gözlerine baktım ve ''Seni kaybetmekten korkuyorum.'' dedim, sesim titriyordu.
Bu sefer o benim yüzümü avcunun arasına aldı ve gözlerimle gözlerini kenetledi, ''Beni asla kaybetmeyeceksin.'' gülümsedi.
Sıcak dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde karşılık verdim. Çok yumuşak ve çok dolgundular. Her öpüştüğümüzde, ona bir kez daha aşık oluyor ve bir kez daha büyüleniyordum.
''Seni seviyorum, Harold.'' gülümsüyordum.
''Bende seni, bebeğim.'' dudakları daha çok kırmızı olmuştu. Çok güzeldi.
''Çok güzelsin. Cevap verme. Yalnızca bana bakmaya devam et.'' dedim.
Gülümsedi ve ben onu seyretmeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanboy~{l.s}
FanfictionUsulca yanına yaklaşıp ''Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'' dedim. Yakından bakılınca yeşil gözleri daha güzeldi. Bana baktı ve sıcak gülümsemesiyle ''Evet,tabii ki.'' dedi.