14

13K 385 142
                                    









*******************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*******************

Kalbim ağzımda çarparken tek dileğim Savaş'ın bu çakmanın yanında gurur kırıcı bir şey kullanmamasıydı. Tamam Savaş egolu bir kas yığınıydı. Küstah ve bencildi. Ama bunu yapmamalıydı. İnsan içinde karım dediği insanı küçük düşürmemeliydi. En azından benim dileğim buydu.

"Özgür insanlarsınız demek. O zaman bizde özgürüz. -arkasına dönerek-Öyle değil mi beyler?" Nitekim dileğim olmuştu. Savaş gurur kırıcı ya da erkek egemenliğini kullanıp ezikleyici bir şey söylememişti. Allahım sevindiğim şeylerede bakın(!)Ne kadar da şanslı bir kadınım.

Gül Savaş'a ölümcül bakışlar atarken söylediği sözler gerçekten kıskanç bir manyak olduğunun kanıtıydı.

"Değilsiniz canım. En azından Bedir değil!" Savaş sorgulayıcı bakışlarını Bedir'e çevirirken Gül de delici bakışlarla Bedir'e bakıyordu. Ben bu Bedir'e gerçekten çok üzülüyordum.

Şu an yaşadığı psikolojik baskıyı yaşamak istemezdim.

Bedir elini havaya kaldırıp teslim oluyorum der gibi

"Üzgünüm kuzen ama ben gece hamile karımla yaşıyorum. "Dediğinde herkesten bir kahkaha gelmişti. Gül de yavaş yavaş gülerken Savaş Bedir'i yakasından iterek

"Pis kılıbık." diyordu. Tabi herkes senin gibi öküz mü Savaş Bey. Herkes senin gibi manyak ruh hastası mı?

Sohbet bahçede devam ederken saat epey geç olmuştu. Herkes yorgunluktan bitap düşerken misafirlerimiz zar zor da olsa bizde kalmayı kabul etmiştiler. Kızlar misafirlerin odasını gösterirken bizde odalarımıza girmiştik. Savaş odaya adım atar atmaz

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!" diyerek lafa girmişti. Ahh ben aptal ben yine ne yapmıştım?

"Masada kahkahalar atmalar. Yok biz özgürüzler. Ne oluyor kızım? "Bakışlarımı ondan kaçırırken kırmızı kapaklı dolabı açıp pijamalarımı almıştım. Onu şeyime bile takmıyordum. Takmayacaktım da(!)

Onu takmamam onda barut etkisi yaratırken kolumu tuttuğu gibi beni duvara yapıştırdı. Dudakları dudaklarıma fazla yakınken gözlerine bakarak

"Kahkahada atarım. Özgürce dışarıda çıkarım." demiştim. Ben gerçekten zekasızdım. Ona neden kafa tutuyordum sanki? Sonunu bile bile hem de.

"Ömür. Ağzındaki yüreği çıkart." Yine o küçümseyici bakış ve yine damara basan bir laf. İste bu huyuna sinir oluyordum. Hatta en sinir olduğum huyu buydu. Küçümsemek. Gücüyle ezmek. Bu huylarıydı zaten ondan nefret etmemi sağlayan. Bende tam gözlerinin içine bakarak

"Ben yanlış bir şey yapmadım. Yanlış bir şey de söylemedim. Sana bunu anlatmaya çalışıyorum. Bunu yaparken yürek yemem gerektiğini bilmiyordum. Ama gerekiyorsa yürek de yerim. -adımımla daha da yaklaşarak- kızılcık şerbeti içip kan kustum da derim. "Tek kaşı havaya kalkarken bir yandan da gülümsüyordu. Her gün başka bir yüzüyle tanışıyordum bu adamın. Bazen soruyordum kendime bu adam benden gerçekten ne istiyordu? Hayır çünkü dengesiz ve ne istediğini kendi bile bilmeyen bir manyaktı.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin