Kalbim yangın yeri Papatya. Bana her attığın nefret dolu bakış kalbimin ateşini harlıyor.
*****
Kırık kanatlarım var benim. Uçmayı unutmaya yüz tutmuş kırık kanatlar. Her seferinde gökyüzünde süzülmek istediğimde beni yarı yolda bırakan kırık kanatlar.
Şimdi ise başkasının kanadını kırmış gibi hissediyordum. Ben ilk defa Savaş'a bu kadar üzülüyordum. Hatta gözümden düşmeye yüz tutmuş yaşa bile şaşırıyordum. Belkide ilk defa onun yüzünden değilde onun için gözyaşı döküyordum. Bakın bu koca bir zelzeleydi kalbime. Yıkılmaması mucize olan kalbim koca bir depremle karşı karşıyaydı. Ve ben hazırlıksızlıkdım. Çaresizdim. Ne yapacağımı bile bilmiyordum. Savaş Güngör tüm kimyamla oynuyordu. Ve bunu yıllar sonra yapabilmişti. Hayli şaşırtıcı bir durumdu bu. Aklımın ucuna bile getirmediğim şeyler oluyordu. Ben Savaş'ı acıttığım için acıyordum. Bu nasıl olabilirdi. Nasıl?
****
Sabah ışığı odaya yayılırken bitkin hissediyordum. Savaş da gelmemişti. Bu ilk defa olan bir şey değildi. Ilk olan neydi biliyor musunuz? Onu merak etmemdi. Ben onu asla merak etmezdim. Nerede ne yaptığını sorgulamak gelmezdi içimden. Ama şimdi hem merak ediyordum hem de üzülüyordum. Ölümüne kendimi suçluyordum. Allah kahretsin! Neden yapıyordum? Neden!
Halsiz halsiz aşağı inerken konakta ölüm sessizliği vardı. Dün Ayşe'nin yaptıklarının etkisi tüm avluya yayılmış gibiydi. Hımm. Bu olay büyüyecekti belli ki.
Ayşe tabağıyla oynarken Feride cadısı kötü kötü onu izliyordu. Ve. Savaş. O da masaydı. Belliki akşamki kavgadan sonra konagı boş bırakmak istememişti. Ve sanırım olayın konuşulması için amcamın evden gitmesi bekleniyordu. Ahmet bunu farketmiş olacakki
"Babacım hadi biz çıkalım. "Demişti. Hüseyin amca kuşkulu kuşkulu bakarken
"Hayrola oğul. Beni evden postalamaya çalışır gibi bir halin var. "Demişti. Ee adam da salak değildi. Ama Hüseyın amca yaşlıydı. Duydukları kalpten gitmesine sebep olabilirdi. Zira Ayşe'nin sözleri kan akıtmaya kadar gidebilirdi. Ama Feride Cadısının kendi abisinin bile canına kastı vardı.
"Ee böyle gelinlerimiz oldukça yapacak bir şey yok abi. "Gelinlermiş. Yılan.
"Ben gelinlerimden memnunum Feride. De haydi oğul biz gidelim." Hüseyin Amcaya tüm gelinler olarak gülümsemiştik. Ahmet babasıyla evden giderken kavga Ayşe'nin
"Amcamı keşke yollamasaydınız. Onun da bilmesi gerekirdi. " sözüyle başlamıştı. Yavuz elindeki çatalı fırlatarak
"Neyi bilmesi gerek lan!" Diyerek kükremişti. Savaş elini alnına koyarak sıkmıştı. Bu iş baya uzayacaktı.
Ayşe korkusuzca
"Eğer ailemi görmeme izin vermezsen babamın evine gideceğimi tabiki. "Demişti. Ayşenin ruhunu biri ele geçirmişti kesinlikle. Bu kadar rahat konuşmak. Hele baba evi muahbbeti yapmak. Bunu Canan bile yapamayabilirdi.
"Bana bak Ayşe. Kendine gel. Dünden beri sabrediyorum. Beni eski halime döndürme!" Eski hali. Bu Yavuz kendini şu an iyi filan mı sanıyordu? Ah bu Güngörler!
"Beni tehdit edip durma! Korkmuyorum çünkü!" Ayşe'nin yüksek sesi Yavuz'u daha da öfkelendirmişti. Ayşe'ye sesin çıksın diyen biz şuan pişmandık. Çünkü düşünmeden konuşuyordu.
"Canını yakmam için uğraşıyorsun resmen. Ödünü bedeninden sökmem en fazla 10 saniyemi alır." Yavuz'un tehditleri son sürat devam ediyordu. Ayşe bir anlık irkilsede kendini hemen toplamıştı. Masadaki bardağı yere fırlatırken son ses bağırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM
Teen FictionKırılmış hisler sürüsüyüz biz. Kırıldıkça kırılan kanatlaramızla savaşmaya çalışan hissizler sürüsü. Biz. Kim miyiz biz? Bir adet kadın çığlığıyız, durmadan yılmadan savaşan bir adet ordu silahıyız, ölüme kahkahalarla koşan bir adet deliyiz. Adımız...