Canım kırıldı sana bu kadar göz dikdiğin için aşkıma.
************************************
Kırık kalpli insanların ortak bir yönü hep vardı. Bazılarının sebepleri aynıydı. Bazılarının yaraları, bazılarının adamları. Ayşe ile bende aynen böyleydik. Yavuz Savaş'ın sevmeyen haliydi. O yüzden onu anlamak zor olmuyordu benim için. Anlıyordum taş kalbini Yavuz'un. Sesindeki o keskin tonu tanıyordum.
Arabada fazlasıyla gergin bir hava vardı. Savaş da bende konuşmuyorduk. Ama ben daha fazla tutamadım kendimi.
"Siz neden böylesiniz?"Gözlerini bana çevirdi. Öfkeli olmayan bir tonla cevap verdi.
"Nasılız ki?"Bir de soruyordu. Onlar genlerini kadınlar üzerinde fazlasıyla hissettiren öküzgildiler. Nasıl olduklarını bana mı soruyorlardı?
"Nasıl mı? Sayayım. Bencil,kaba,anlayışsız,kibirli,zorba-" hiddetle bölmüştü beni.
"Yeter Ömür. Her zaman kendinizi haklı görmekten siz kadınlar ne zaman vazgeçiceksiniz?"Gözlerimi açarak bakakaldım suratına. Biz kadınlar haksızlığı kabul ederdik bir kere.
"Siz erkekler ne zaman haksız olmazsınız biz de o zaman haklılığımızı savunmayız."cevap vermemişti. Sanırım kavga havasında değildi. Ama ben tam da o havadaydım.
"Ayşe suçsuz. Bu olayda hiçbir suçu yok ama Yavuz bunu bile bile onun canını yakacak."sonlara doğru sesim titremişti. Dostlarımı koruyamıyordum. Bu da canımı yakıyor sinirlerimi alt üst ediyordu.
"Suçsuz mu? Bu tip olaylarda suçlu aranmaz zaten."demişti boş düz bir ifadeyle. Suçlu aramazlardı tabi. Gerek yoktu.Çünkü suçlu da olsa suçsuz da olsa bir günah keçileri vardı. Biz kadınlar vardık.
Klişeleşmiş laflar kullanmak istemiyordum ama gerçekler bunlardı. Ne yazıkki bunlardı.
"Başka evleri bilmem ama bu konaktaki suçsuzları biliyorum Savaş. Suçlu suçsuz aramayanları,mağdurları, aldatılanları. Daha birçoğunu biliyorum. Biliyorum ama hiçbir şey yapamıyorum. Çünkü bende suçsuzum,bende mağdurum. Bende aldatılıyor-" ani bir fren bölmüştü laflarımı. Bu sefer ben kaşınmıştım. Ama bende insandım ve benimde bazen frenlerim tutmuyordu.
"Suçsuz falan değilsin. Kalbimi azılı bir katil misali deşiyorsun çünkü. Mağdur filan da değilsin.Her sabah kalktığımda taş olup beni süründüren sensin çünkü. Hele aldatılmış hiç değilsin Ömür. Çünkü ben kimseyi aldatmam." herkes kendine göre yontuyordu olayları. Herkesin korunma limanları vardı. Kimilerinin limanları virane olmuştu. Kimilerinin zar zor da olsa ayakta duruyordu. Kimilerinin limanları ise güç, para,öfke,kin ile korunuyordu. Benim limanım viraneydi. Bence Ayşe ile Ahmet'in de öyleydi. Canan'ın limanı sırdı. Herkesten saklanan bir yerdi. Bedir ile Gül ise zar zor ayakta duran tayfadaydı. Savaş'ın limanı ise güç, para,öfke,kin ve daha birçoğuyla korunuyordu. Tıpkı Yavuz'un limanı gibi.
"Ne söylersen söyle Savaş. Ne kadar dil dökersen dök. Bana aşkını inandıramazsın. Sen olmayan kalbinle beni sevmezsin. Çünkü seven adam merhametli olur. Seven insan gülümsetir."gözleri gözlerimi buldu. Tuhaf bir bakışı vardı. Yıkılmaz gibi ama yıkık. Güçlü gibi ama güçsüz. Aşık gibi ama nefret dolu. Bakışları tam da bunları anlatıyordu.
"Ağlamak yasak edilen adama vicdansız diyemezsin. Gülmek yasak edilen adama yüzümü güldürmedi diyemezsin.(bir dizi repliğidir.) "
Ve Savaş hiç açmadığı kalbini açmıştı.Üzülmüştüm. Gerçekten zor bir hayat geçirdiğini biliyordum. Babası öldüğünde bile ağlamamıştı. Ama bu benim hayatıma yaptığı kastı mübah kılmazdı. Her acı çeken kötü olmayı seçseydi iyi insan kalmazdı ki. Acıma Ömür. Unutma o sana acımadı.
"Ne merhamet et bana. Ne de yüzümü güldür. Benden uzak ol yeter."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM
Teen FictionKırılmış hisler sürüsüyüz biz. Kırıldıkça kırılan kanatlaramızla savaşmaya çalışan hissizler sürüsü. Biz. Kim miyiz biz? Bir adet kadın çığlığıyız, durmadan yılmadan savaşan bir adet ordu silahıyız, ölüme kahkahalarla koşan bir adet deliyiz. Adımız...