İçim acıyor sevdam. İçim çok acıyor. Yokluğunu hazmedemiyor yüregim. Çırpınışlarda biliyor musun? Gittiğin günden beri çırpınışlarda yüreğim. Hani sen gittin ya! Bende bittim. Bitirdi beni yokluğun. Şimdi soluğum zehir hayatım zindan. Soluğun yok çünkü. Bu dünya da artık nefes almıyor Mert Koza! Ne acı bilir misin bu! Yok bilmezsin! Bilsen gidemezdin ki!
ÖMÜR GÜNGÖR
********
" Derin nefes al Gül! Derin nefes al! Hadi canım!" Hiçbir şeyimiz ama hiçbir şeyimiz normal olmayacak mıydı? Her şeyimiz neden hep olaylıydı? Neden?
"Allah kahretsin ne halt edeceğiz şimdi?!" Bunu söyleyen Canandı. Bir şey Canan'ı bile paniğe sürüklüyorsa gerçekten paniklememiz gereken bir vaziyetteyiz demekti bu!
"Aranızda çocuk doğurtmayı bilen var mı?" Savaş'ın sorusuyla bir şey farketmiştim panik durumlarda saçmalıyordu. Ve bu farkındalığımı
"He biliyoruz. On tane doğurduk ya biliyoruz!" Diyerek belirtmiştim.
Savaş bana sinirli sinirli bakarken gözlerimi devirmiştim. Saçma sapan sorular sormasaydı o da!
Bedir girdiği şoktan yavaş yavaş sıyrılırken karısının yanına gelmiş ve elini tutarak
"Ya tv de filan da mı görmediniz?" Demişti. Buna da cevabım o kadar hazırdı ki!
"Hayatımız dizi bizim. O yüzden pek izlemiyoruz!" Bedir de sinirli sinirli bana bakarken Gül daha fazla dayanamamış ve
"Ya yeter! Kesin artık. Doğuruyorum diyorum kavga etmek yerine bir şeyler yapın!" Diyerek bağırmıştı. Gül'ü en son kıskançlık yaparken bu kadar öfkeli görmüştüm. Ayşelerde arabadan inerek yanımıza koşmuştu. Ayşe durumu hemen anlarken
"Yakınlarda köy filan yok mu?!" Demişti. Erkekler aynı anda kafasını sallarken benimde karnıma ağrılar girmişti. Gül'ün çığlıkları bütün uçurumda yankılanıyordu. Doğum denen şeyin acı verdiğini duymuştum. Ama şuan bunu gözlerimle görüyor olmak beni aşırı korkutmuştu. Allahtan bu şeyi hiç yaşamayacaktım.
Herkes büyük bir aptallıkla birbirine bakarken sanırım yapabileceğimiz tek şey de Gül'ün kendi kendine doğurmasını beklemekti. Bu düşüncemi çürüten ise Ayşe olmuştu.
"Tamam tamam sakin olun hepiniz. Ve kapının ağzından çekilin. "Herkes Ayşe'ye yol verirken Ayşe Gül'ü önce sakinleştirmiş ardından erkeklere dönerek
" Bana sıcak su ve mikroptan arındırılmış kesici bir şey bulun."demişti. Dağın başında kesici alet neyse de sıcak suyu nereden bulacaktık? Ve benim içimden sorduğum o muhteşem soruyu sevgili kocacığım dile getirmişti.
"Sıcak su mu? " Ah ama Ayşe'nin istekleri sadece bu kadar da değildi.
"Çarşaf gibi bir şeyde bulun!" Ahmet arka arabanın bagajından bir bidon su getirirken Gül bağırmaya ve kıvranmaya devam ediyordu. Çaresizce kıvranıyordu. Bana bu halleri yıllar önce yaşadığım o korkunç geceyi hatırlatmıştı.
*****
3 Yıl ÖnceGök delinmişti. Bundan emindim. Ama nerede olduğum hakkında bir fikrim yoktu. Sahi neredeydim ben? Kaybolmuştum. Sadece Mardin sokaklarında değil ben yaşadığım hayatta kaybolmuştum. Haritam yoktu. Işığım yoktu. Yol göstericim yoktu. Yokluktaydım.
Bütün bedenim tir tir titriyordu. Karnıma giren dayanılmaz sancılar ise çığlık atma isteğimi tetikliyordu. Niye kaçmıştım ki sanki? Kaçmak ne işime yarayacaktı ki hem? Azaplarama azap eklemek dışında ne işime yarayacaktı. Kaçmak... Kaçmak saracak mıydı yaralarımı? Kaçmak tıkanan nefeslerime soluk olacak mıydı? Hayır. Asla olmayacaktı. Ve ben en acıyan yaralarımla baş başa kalacak alamadığım soluklarla sürünecektim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM
Roman pour AdolescentsKırılmış hisler sürüsüyüz biz. Kırıldıkça kırılan kanatlaramızla savaşmaya çalışan hissizler sürüsü. Biz. Kim miyiz biz? Bir adet kadın çığlığıyız, durmadan yılmadan savaşan bir adet ordu silahıyız, ölüme kahkahalarla koşan bir adet deliyiz. Adımız...