Kırılmış hisler sürüsüyüz biz. Kırıldıkça kırılan kanatlaramızla savaşmaya çalışan hissizler sürüsü. Biz. Kim miyiz biz? Bir adet kadın çığlığıyız, durmadan yılmadan savaşan bir adet ordu silahıyız, ölüme kahkahalarla koşan bir adet deliyiz. Adımız...
Seni sevmek nefesini tutup maraton koşmaktı. Seni sevmek uçurum kenarında motor sürmekti. Seni sevmek kutuplarda soğuk suyun altına girmekti. Seni sevmek aşkım. Seni sevmek bağımlılıktı. Sonunun ölüm olduğunu bile ölmekti. Seni sevmek aşkım... seni sevmek ölümdü.
SAVAŞ GÜNGÖR
***** CANAN'DAN
"Ahmet!" Akşam yatmak bilmez sabah kalkmaz bilmez dedikleri kesinlikle benim kocam için geçerliydi. Gerçi bu konunun suçlusu biraz bendim ama ne yapıyım bana koskoca otelin dekorunu teslim etmişti. Bunu hayal bile edemezdim. Evlendikten sonra bu tür hayallerimin üstüne bir pranga çekmiştim çünkü. Ve şu an Ahmet'in bana verdiği bu hak aklımı yerinden oynatıyordu. Ben hayatı ona zehir etsem bile o hayatıma güzellikler fışkırtıyordu. Ve evet bu ona karşı anlamdıramadığım duygular hissetmeme sebep oluyordu.
"Ne var fırtına çiçeği?" Gözlerini açmadan mırıldandıgı şey ile şok olmuştum. Fırtına çiçeği nedir ya! İnsan daha romantik bir şeyler bulurdu.
"Fırtına çiçeği mi? Aşk olsun Ahmet! O ne öyle kıyamet alameti gibi. "Yatağın kenarında oturarak ona bakan kafamı küskünce başka tarafa çevirmiştim. Kesinlikle Canan Güngör davranışları sergilemiyordum. Son zamanlarda ne olmuştu bana?
Ahmet bir anda beni altına alırken ikinci şoku geçirmiştim. İstemsizce çıglıkla karışık kahkahamda onu şok etmişti eminim ki. Çünkü biz böyle şeyler yapmayacak kadar soğuk bir çifttik. Ama bazı şeyler değişiyordu sanırım. Hele Ahmet'in kulağıma o eridiğim tonla söylediği şeylerle kalbim ilk defa kontürolden çıkmıştı.
"Fırtına çiçeğimsin. Çünkü gözlerin hırçın bir rüzgar. Kıyametimin alametlerinden olabilirsin. Çünkü gözlerini esirgediğin her an ölümüm yaklaşıyormuş gibi hissediyorum. "
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ÖMÜR'DEN
Bir peri masalının prensesi olmak her kadının hayaliydi. Bir zamanlar bende o hayalde olan kızlardan biriydim. Bir zamanlar... Bir zamanlar bu kadar karanlık değildim ki ben. Bir zamanlar bende çok severdim çiçekleri. Bende severdim umutla ışıldayan güneşi. Severdim yaşamayı. Büyük kahkahlarla dağıtırdım ortalığı. Eğlenceler düğünler hepsi benden sorulurdu. Mardin'in tüm çatlak ,deli ,manyak kızlarıyla takılır hayata muazzam bir gülümseme ile yaklaşırdım. Eskiden. Güngör olmadan önce. Yani hayatımın iplerini karanlığa teslim etmeden önce.
Her şeyi karanlık olan bu adamla yaşamak daha doğrusu nefes almak öyle zordu ki. Çünkü bu adam yaşamak denen olay gerçekleşmez sadece soluk alıp veren basit bir canlı olabilirdin. Kararların önemsenmez fikrin sorulmazdı çünkü. Varlığının sebebi bile onun hayatına devam etmesi gibi hissettirilirdi. Ve en acısı buna alışmaktı. Artık kararlarına olan saygısızlığı fark edemez hale gelirdin. Durmadan parçalarına ayrılır sonunda da ayrılan parçalarını kendin birleştirmek zorunda kalırdın. Savaş Güngör yaşamak mı? Hayır bu sadece nefes alıp vermek.