17

10.6K 358 35
                                    

Seni ben herkesten daha çok severim papatya💞

*******

Ben hep güçlü bir kadın olmak isterdim. Ayağa yere basan. Özgür bir kadın olmak. Ve en ergen zamanlarımda kimseyi sevebileceğimi ya da birine bağlanabileceğime inanmazdım. Bu düşüncemde Savaş'ın bana yaklaşan herkesi dayakla korkutmasının etkisi elbette vardı. Adam sadece şimdimi ve geleceğimi değil geçmişimide mahvetmişti. Belki de onu sevememe nedenlerimden biri de buydu. Bitmek bilmeyen zorbalığı ve kibiri. Ve kontrol edemediği kıskançlık krizleri.
Hayatımdaki en güzel anları bile mahvetmişti o. Orta okulda mezuniyet partisine gidememiştim. Çünkü beni abime ispiyonlamıştı. Tamam o zaman o da bir ergendi ve bana o yaşta o gözle bakmıyordu belki ama sonuçta mahvetmişti. Bunu telafi için kendi mezuniyet partisine götürmüştü. Orada çocuğun biriyle karakolluk olmuştu ve hayatımda ilk defa ifade vermek zorunda kalmıştım. O da yetmezmiş gibi annemden sağlam bir dayak yemiştim. Bunlar acı olmayan ama kötü anılardı. Zaten Savaşla iyi anım pek yoktu. Çünkü O kötü belalı aşık ben mağdur kızdım hep.

Evet size bütün bunları neden anlattım. Çünkü tam da şu an karşımda Savaş ve yatağın üstünde kıyafetlerim vardı. Düğün için olan kıyafetlerim. Ve tabiki şu an bu mesele memleket meselesi haline gelmişti.

"Bana bak Ömür. Konağı başına yıktırtma!"Ovv. Bu bağırış pardon hönkürme tabiki bizim öküze aitti.

"Alışkınım Savaş bir şey olmaz. Her gün yaptığın şey zaten."gözlerindeki sinir artarken geri adım atmaya hiç niyetim yoktu. Bu kadarınada karışmamalıydı.

"Ömür beni çileden çıkarma! Adam gibi bir şey seç." Diyip bir de üstüne kapıyı çarparak çıkmıştı. Dağ ayısına bak sen. Sanki bende çeşit çeşit kıyafet var da ben seçmiyorum.

İçimde heves filan kalmadığı için bende odadan çıkıp avluya inmiştim. Ahmet ile Canan da avludaydı. Ve Savaş ile Canan yine bir tartışma içindeydiler. Hemen olaya kulak kabarttığımda odadaki sorunun tartışıldığını anlamıştım.

"Ya siz oranın nasıl bir yer olacağını bile bile bize bu kötülüğü yapamazsınız." demişti Canan. İşte iç sesimin tercümanı. İşte bu. Bende destek için hemen avludaki koltuğa oturmuştum. Güzelce yerleştikten sonra

"Evet ya bize bunu yapamazsınız. " İki adamda bizi pek takıyor gibi durmuyordu. Sanırım biz kendi kendimize boşa bir savaş veriyorduk.

Ahmet sakince -her zaman ki gibi-

"Canan güzel bir kadınsan kıyafet problem olmaz. Sen bir şekilde yani açık kıyafetler ve abartılı makyajlar olmadan da o düğüne katılabilirsin. "Diyerek gitmişti. Canan sinirli bir şekilde Ahmet'in peşine giderken biz yine Savaş ile tek kalmıştık. Bu aralar fazla yalnız kalıyorduk. Ve bu hiç iyi değildi.

"Sava-" dememe kalmadan lafları tıpkı şu an ki gibi ağzıma tıkıyordu çünkü.

"Sakın elbise konusunu açma. Anladım oraya ve bana aynı anda uyan bir kıyafetin yok. Yarın çarşıya çıkarız. "Çarşıya mı çıkarız? Savaşla mı? Hayır hayır. Bu hiç iyi bir fikir değildi.

"Gerek yo-" lafımı bitirmeme izin bile vermeden gitmişti. Hödük kafalı. Öküz. Ya bir insan bu kadar mı odun olurdu?

Öfkeyle yerimden kalkarak mutfağa gittim. Kızlar akşam yemeği hazırlıklarına başlamışlardı. En iyisi onlara yardım edip biraz kafa dağıtmaktı. Zaten bu evde başka türlü zaman geçmezdi.

AYŞE'DEN

Sevilmemek nedir bilir misiniz? Aşk ile baktığın gözlerin içinde sen olmamak... Ben bilirim. Hatta anlatırım hatta ve hatta bu konu üzerine tez bile yazarım.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin