****
Kıydım. Kıyım kıyım ettim tenimi. Kestim. Parça pinçik ettim dudaklarımı. Yaktım. Kor kor dağladım yüreğimi. Ve ağladım. Çok ağladım. Seller götürdü hayatımı. Ama ben yine de ağladım.
Öpmüştüm onu. İlk defa bir adamı kendi isteğimle öpüyordum. Bu gerçekten çok farklı bir histi. Mert beni zorla öptüğünde hissettiğim şey tehlikeydi. Hatta belkide yanlış bir şey yapmanın vicdan muhasebesiydi. Ama bu. Bu farklıydı.
Sanki... Boğuluyor sonra tekrar kurtarılıp tekrar boğuluyor gibi bir histi. Savaş'ı durdurmanın bir yolunu ararken kendim kaybolmuştum. Onun canını kurtarırken kendimi öldürmüştüm.
Her saniye nefret kustuğum,ölümüne tiksindiğim,kurtulmak için her an dua ettiğim adamın dudaklarına kendi rızamla yapışmıştım.
Sırılsıklam olmuş bedenim şuan adrenalin patlaması yaşıyordu. Sanki uyuşturucu kullanıp kafam uyuşturmuş gibi bir histi. Iyi değildim ama kendimi tüm acılarımdan arınmış hissediyordum.
Savaş'ın dudaklarında hissettiğim şey beni arındırmıştı. Çünkü onun dudaklarına beni iten şey gördüğüm rüyadaki Mert'ti. İlk defa kalbimde Mert'in aşkını hissetmemiştim. Ve bu bana iyi gelmişti. Ben kalbimin ve hayatımın yükünü Savaş'ın aşkı sanarken asıl yükün Mert'in aşkı olduğunu sert bir şekilde görüyordum şu an.
Savaş bedenini bedenimden uzaklaştırırken gözleri gözlerime parıltıyla bakıyordu. Sen ne yaptın der gibi de bakıyordu. Savaş Güngör beni gözleriyle seviyordu şu an. Ben ise ne yaptığımı farkında bile değildim.
Yavuz yere düşen silahı alırken Ayşelere dönerek
"Hadi biz gidip çıkış işlemlerini yaptıralım onlarda arkamızdan gelsin. "Ayşe ve Gül ağzı açık bir şekilde gitmişlerdi. Ben ise konuşmayı unutmuş gibiydim. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Intihar etmediğine inanayayım mı Papatya?" Beklediğim cümle bu değildi. Onu öpmüştüm. Ama o hâlâ başka yerlerdeydi. Ya da o da olayın şokundaydı.
"İnan koca yürek!" Gözlerinden tekrar bir parıltı geçerken şoka girmiş gibiydi. Aslında bende şoktaydım. Ne dediğimi bile bilmeden konuşuyordum. Dilim dönüyordu. Ama o dili neyin yönettiğini bilmiyordum.
Ben. Ömür Güngör. Ben bugün bir çağı kapatıp başka bir çağ açmıştım. Şüphesiz bu öpüşme benim hikayemin miladıydı.
*****
Hastane işlemleri tamamlanırken Halime Anne ile annem hissetmişcesine arayıp durmuşlardı beni.
Savaş Halime Anneyi iyi olduğumuza inandırmayı zorla da olsa ikna etmişti. Ama annem döner dönmez yanıma geleceksin demişti. Anneler hisseder dedikleri buydu demekki.
Güngör Konağını değil ama annemleri ve Fatma Anayı özlemiştim. Kendimi de o kadar yorgun hissediyordum ki sanki dünyayı sırtlamış gibiydim. Yorgundu ruhum. Kalbim hastaydı. Aklım zaten ölmüş gibiydi.
Savaş o yaptığım şeyden sonra neredeyse benimle hiç iletişime girmiyordu. Anlam veremiyordum ruh haline. Işin aslı birazcık hayal kırıklığına uğramıştım. Savaş'tan çok daha farklı bir tepki bekliyordum sanırım. Ya da hayır. Yaptığım şeye pişmanlık duymuş ve garip davranmıştım. Ve bunu farkedip kendini kandırmak istememişti. Yaptığım şeyi anlık bir şeyi görüp önemsememişti.
Ah hayır şu an büyük saçmalıyordum. Savaş Güngör'den bahsediyorduk. Bu adam benim bir bakışımla umut yeşerten bir kelimemle hayaller kuran adamdı. Bu öpücüğe dünyaları yakması gerekirdi sevinçten. Ben onun ulaşamadığı bir hazineydim. Ve o ilk defa bu hazineye bu kadar yakındı. Onun şu an vucüt kimyasının patlama yaşaması gerekirken sakinliğiyle delirtiyordu. Ama bunu sorgulamaya hakkım yoktu. Sorgulayamazdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/67206730-288-k964613.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM
Teen FictionKırılmış hisler sürüsüyüz biz. Kırıldıkça kırılan kanatlaramızla savaşmaya çalışan hissizler sürüsü. Biz. Kim miyiz biz? Bir adet kadın çığlığıyız, durmadan yılmadan savaşan bir adet ordu silahıyız, ölüme kahkahalarla koşan bir adet deliyiz. Adımız...