Canım her yandığında ben daha bir sessizleşirdim. Yükselen seslere ben susarak cevap verirdim. Çıldırırdı. Bazen daha fazla bağırır bazen hırpalar bazen de tokat atardı. En sağlamından bir tokat. Önce yüzüm sızlardı sonra kalbim. Ben karanlık ve umutsuz bir krallığın esir prensesi gibi görünsemde olayı çözmüştüm. Ben bir zamanlar beyaz atlı prensini bulmuş sonra da kaybetmiş bir esirdim sadece. Bir prenses değildim. Ya da çok sevilen ama aptallık yapan şanslı kadın değildim.
Mert Güngör'ün aşkı gerçek değildi kuşlar. Ya da ben hayatta değildim. Kimsesizler sokağında ağlayan küçük kız ben değildim. Eğer onun aşkı gerçek ise ben yalandım. Söyler misiniz kuşlar kendimi yalan ilan etmek uğruna bile olsa onu seveyim mi?
************************************
"Kızlarrr!" Korku filmimizi bölen Ayşe yine gidip uyumayı teklif edecekti. Canan'ın ise sabrı çoktan taşmıştı."Ayşe yeter artık. Sus da film izleyelim." Ayşe umutsuzca dudaklarını büzdü. Aslında bende fazlasıyla korkuyordum. Ama bunu belli etmeden gözlerimi kapatmak en akıllıcasıydı. Çünkü Canan resmen canavara dönmüştü ve itiraz kabul etmiyordu.
Ayşe ayaklarını toplamış koltuğa yumulurken bende hafifçe ona sarıldım. Bu daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Allah'dan cinli bir şeyler izlemiyorduk. Onlar gerçekten korkutucu oluyordu çünkü.
Filmin başlarında çığlıklarımızı kontrol edebilsekde sonlara doğru ev çığlıklarımızla inlemişti. Bir ara Canan bile yerinden hoplamıştı.
Öyle böyle filmin bitmesiyle derin bir nefes vermiştik. Şimdiki asıl problem yatmaktı. Ayşe benimle uyuyacağını söylediğinde Canan yok artık dercesine bir bakış atmıştı. Sesim çıkmasada bu durumdan bende memnun olmuştum.
Gül hepimizden rahattı zaten. Çünkü o film izlemek yerine Bedir'i düşünmüştü. Aslında onu böyle görünce vicdan azabı duyuyordum. Bizim için o da eşiyle arasını bozuyordu.
Acaba benim eşim ne yapıyordu? Allah bilir nasıl delirmişti?
YAZARDAN
"Ne demek bulamadık lan? Her yere bakın bulun demedim mi lan ben ?" Karşısında ki adama tokadı geçirirken ağzından köpük saçıyordu. Savaş Güngör bugün herkesin anasından emdiği sütü burnundan getirmişti. Karısını bulamadığı her saniye içinde işkencelerine devam edecekti.
Hem büyük bir korku hem de büyük bir öfkeyle kaplıydı. Bir bomba gibi patlayacağı zamanı bekliyordu. Konakta ki herkes Ömür için endişeliydi. Başlarına kötü bir şey geldiğinden değil ama eve döndüklerinde başına geleceklerden çok ama çok korkuyorlardı.
Konağın mutfağında konuşulan tek şey de buydu zaten.
"Valla Ömür eve bir daha dönmese daha hayırlı. "Kadınlardan biri allah korusun manasıyla masaya vurup
"Töbe de. Ömür dönmezse bu adam hepimizi keser valla."Annesinin dediği laf üzerine kız içli içli nefes verdi.
"Keşke Ömür'ün yerinde olabilsek. Adam hem zengin hem yakışıklı hem de töbe haşa taparcasına seviyor. Tek kelimeyle kusursuz. "Annesi kızının kolunu bir güzel cimcirdi. Böyle lafları ayıp karşılardı. Eski kafalı bir kadındı zaten. Ömür 'ü ve evin diğer kadınlarını da çok severdi. Ve kızının görmediklerini görürdü. Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını iyi bilirdi.
Evin diğer kızlarından biri de lafa atlamıştı. Bu kız diğerlerine göre daha mantıklıydı.
"Saçmalama. Tamam adam yakışıklı filan ama zorbanın teki. Ömür'ü 18 yaşında nikahına aldı. Hayatını mahvetti." Kızların çoğu göz devirmişti. Çoğunun aklı beş karış havadaydı. Onlar için önemli olan tek şey zengin bir koca bulup ana baba baskısından kurtulmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM
Teen FictionKırılmış hisler sürüsüyüz biz. Kırıldıkça kırılan kanatlaramızla savaşmaya çalışan hissizler sürüsü. Biz. Kim miyiz biz? Bir adet kadın çığlığıyız, durmadan yılmadan savaşan bir adet ordu silahıyız, ölüme kahkahalarla koşan bir adet deliyiz. Adımız...