7(2)

11.9K 413 56
                                    

Kırmızı yağmıştı toprağa. Saf kızıl yağmıştı. Kalbim öylesine kanamıştıki toprak kırmızı olmuştu. Toprak benim ölü aşkım olmuştu.

************************************

Bu olamazdı. Onların burada ne işi vardı? Bizi nasıl bulmuşlardı? Burayı bulmaları imkânsızdı. Burayı ben ve anneannemden başka bilen yoktu çünkü. Yoksa anneannem mi söylemişti yerimizi? Hayır. O asla böyle bir şey yapmazdı ki. Yapmazdı.

Savaş gözlerini bana dikmiş öfkeli öfkeli bakıyordu. Şu an çocuklar gibi ağlıyabilirdim.

Dördümüz birden ayağa fırladık. Salonun ortasında sadece birbirimize bakıyorduk. Kimseden çıt çıkmıyordu. Savaş'ın korkunç bakışları yüzünden kızlara da bakamıyordum.

Ne kadar süre öyle kaldık bilmesemde sessizliği Ayşe'nin hıçkırığı bozmuştu. Ardından Yavuz sakin tutmaya çalıştığı sesiyle konuşmuştu.

"Topla eşyalarını ve arabaya git." Ayşe kafasını sallayarak hemen yukarı çıktı. Göz ucuyla Canan'a baktığımda burnu havada hiç bir şey olmamış gibi baktığını gördüm. Bu kızda cidden korku duygusu yoktu. Ama böyle davranabilmesinde Ahmet büyük rol oynuyordu. Aralarındaki en sakini oydu çünkü. Zaten diğer türlü Canan'a sabretme imkânı yoktu.

Gül'e baktığımda üzgün gözlerle Bedir'e baktığını gördüm. Bedir de kırgın gözlerle bakıyordu ona. İşte bu aşık bakışıydı. Hiçbir şey demeden onlar da yukarı çıkmıştı. Ahmet de Canan'ı kolundan tutarak yukarı çıkardı.

Salonda yalnız kalmıştık. Korku mu belli etmemek için gözlerimi kaçırıyordum.

"Yukarıya çıkıp eşyalarını topla." Cevap bile vermeden yukarı çıkıyordum ki tehdidini savurmuştu.

"Eve döndüğümüzde bunun bedelini ağır ödeyeceksin. "Bakışlarım onu bulduğunda gülümsedim. Beni korkutamazsın bakışıydı bu. Ama korktuğumu o da bende iyi biliyorduk. Bu yüzdendi ya benim tüm çaresizliğim. Saklayamadığım için. Ne korkumu ne öfkemi ne de aşkımı. Mert'e olan aşkımı saklıyamadığım için.

Odaya çıkarken yan odadan bağırışlar duyuluyordu. Yavuz Ayşe'ye feci şekilde bağırıyordu. Hepsi benim suçumdu. Sonunun böyle biteceğini bile bile kızları buraya sürüklemiştim.Suç benimdi. Belki de artık kabullenmeliydim. O konağı o adamı o hayatı ve Mert'in yokluğunu. Kabul etmeli ve kendime hatta çevremdekilere işkence etmeyi bırakmalıydım. Anneme nefret kusarak abimden kaçarak Savaş'a savaş açarak daha ne kadar yaşayabilirdim ki zaten? Bir yerlerde nefesim tıkanır boğulurdum. Her sarsıntı da yere kapaklanır acizleşirdim. Ve ben böyle olmak istemiyordum.

Bağırtılara kulak tıkayarak odaya girdim. Elime ne geçiyorsa valize tıkıyordum. Ne koyduğumu farkında bile değildim. Vücudum daha iki dakika önce çok sağlıklıyken şu an dayak yemiş gibiydi. Bitkin ve yorgun hissediyordum kendimi. Çok bitkin ve çok yorgun.

Doldurduğum valizi sürükleyerek aşağı indim. Savaş arabada beni bekliyordu. Bahçeye çıktığımda arabadan inip elimdeki valizi bagaja yerleştirdi. Valizi öyle sert koymuştu ki bir ara beni de oraya koyup kesecek diye düşünmüştüm. Ama o bana aşıktı değil mi? Bu yüzden yapamazdı.

Koltuğa yerleşirken içimden dua ediyordum. Savaş'ın gazabından Allah'a sığınıyordum.

Kapıya sertçe kapattı ve arabayı çalıştırdı. Evden o kadar süratli çıkmıştı ki elimle torpidoya tutunmak zorunda kalmıştım. Nasıl bu kadar hızlı giderdi? Hız fobim olduğunu hem de ileri derecede olduğunu bilmesine rağmen nasıl bu kadar hızlı gidebilirdi? Kalp ritmim artmaya vücudum terlemeye başlamıştı. Nefes alırken de fazlasıyla zorlanıyordum.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin