Bir Tutam Mutluluk
Aylar sonra...
Eric elini sıkan arkadaşını her defasında sakin olması konusunda uyarıyordu ama acıyan, hatta morarmaya başlayan eli sözlerinin işe yaramadığını gösteriyordu.
"Dostum bu çığlıklar hiç dinmeyecek mi?"
Eric, Eider'in sözleri üzerine kısa bir kahkaha atarak arkadaşının endişeli haliyle alay etmek istedi ama bunu yaptığı takdirde Eider'in onu içinde bulunduğu heyecan ve korkuyla yaşatmayacağına karar vererek alaycı halinden sıyrılmaya çalıştı.
"Onun çığlıklarının tek sorumlusu sensin Eider," dedi Eric arkadaşının karanlık ve korkulu gözlerinin hedefi olurken, Eider'in içinde bulunduğu durum onu hem eğlendiriyor hem de korkutuyordu. Onun yaşadığı bu heyecanı hiçbir zaman yaşayamayacak olmak Eric'in aklından bir an olsun çıkmıyordu. Rose'la beraber çığlık atan benliği ona mutluluğun peşinden gitmesi gerektiğini söylerken Eric içten içe kendisini bu sözlere kapatıyor ve tüm ilgisini arkadaşına vermeye çalışıyordu.
"Sen ne demek istiyorsun Eric?"
Eider o an yaptığı her şeyi unutmuş gibi davranıyor, Rose'un çığlıklarının sorumlusu kendisi değilmiş gibi etrafına bakıyordu. Eric onun şaşkın, çocuksu hallerine daha fazla dayanamayarak gülmeye başladığında ise tekrar Eider'in delici bakışlarının hedefi olmuştu.
Eider, Eric'in elini daha fazla sıkarak arkadaşının gözlerinin derinliklerine öfkeyle baktı, içinde biriktirdiği sorularının cevabını Eric'in gözlerinde görmek ister gibi ona biraz daha yaklaştı.
"Tanrı aşkına bana biraz daha sokulursan öpüşmek istediğini düşüneceğim, benden uzak dur Eider," diyerek arkadaşını geriye doğru itti Eric ama hâlâ Eider'in elini bırakmadığının pekâlâ farkındaydı. Öyle ki arkadaşına olan sevgisi zonklayan elinin acısını görmezden gelmesine neden oluyordu.
"Aklımı dağıtacak şeyler söyle bana Eric!"
"Onunla seviştiğinde bu sonuca kendini hazırlamalıydın dostum. O içerden gelen çığlıkların tohumunu aylar önce sen ektin," diyerek tekrar gülümsemeye başladı. Eider arkadaşının ahlaksız sözleri üzerine gülümser gibi olsa da Rose'un keskin çığlığını duyduğunda tekrar tüm dünyasının başına yıkıldığını hissetti. Yavaşça Eric'in elini bıraktı ve karısının çığlık attığı büyük odanın önündeki avluda turlamaya başladı. İçeride duramamış kendisini temiz havanın sakinleştirici kollarına atmıştı ama Rose'un sesi ruhunu köşeye sıkıştırıp hesap sorarken sakin olmak ve huzura erişmek onun için imkânsızlaşmıştı.
"Ben ona dokunurken ona sadece sevgimi ve aşkımı sunmak istemiştim dostum ama böylesine acı dolu çığlıklar atacağını bilseydim inan ona dokunurken onlarca kez düşünürdüm," dedi Eider, korkuyla titreyen ellerini gizlemek için saçları arasında gezdirirken. Sevdiği kadını kaybederse her şeyini kaybedecekti, çünkü Rose onun her şeyi olmuştu. Sevdiği kadın onun karanlık dünyasına ışık saçmış... Ona aşkın nasıl bir duygu olduğunu öğretmiş, içini umutla doldurmuştu. Hayatına giren kızıl saçlı güzel kadın önce geleceğini aydınlatan ışığı olmuş daha sonra Eider bu ışığa âşık olarak geleceğe umutla bakmaya başlamıştı...
Eric, başını yere eğmiş kendi düşünceleri ve sevdiği kadının çığlıkları arasında boğulmak üzere olan arkadaşının omzuna sıcak elini koyarak ona her zaman yanında olduğunu göstermek istedi. O da en az Eider kadar endişeli ve heyecanlıydı ama arkadaşının yüzüne her baktığında dimdik ayakta durması gerektiğini kendisine hatırlatıp duruyordu. Rose'un annesi doğum sırasında hayatını kaybetmişti ve bunu bilen iki genç adam Rose'un da aynı kaderi paylaşmasından korkuyor, endişe içinde doğumun bir an önce bitmesini bekliyorlardı. Ama ne Rose'un çığlıkları diniyordu ne de onların endişesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Historical FictionYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...