-67-

9.2K 424 13
                                    


18. BÖLÜM

"Her anımı seninle geçirmek istiyorum, seninle konuşmak, yemek yemek, ağlamak , gülmek, dans etmek, kavga etmek ve seninle çocuklarımızı sevmek istiyorum..."

Lord Eric McVerht'in Not Defteri

*

Bir gün sonra...

Eric koluna girmiş olan güzel kadına baktı. Sahip olduğu her şey tek bir bedende toplanmış yanında duruyordu. Bella da ona baktığında sahip olduğu huzurun kalbine doluşunu hissetti. Nefes aldı ve kapıya uzandı. Değer verdiği herkes onu büyük yemek salonunda bekliyordu. Günler sonra bir araya gelecek olmalarının verdiği sevinç ve heyecan Eric'i esir almıştı ama en büyük heyecanını atlayamazdı. Babası olduğuna inanılan adamda onu içeride bekliyordu.

Babam...

Sana bir İngiliz olduğunu söylemiştim...

Ve ben buna hiç inanmamıştım.

'Tanrı'ya inanmamak büyük suçtur İngiliz ve benim yapacaklarım bu kadardı. Seni bundan sonra ki hayatında yalnız bırakıyorum çünkü sen ihtiyacın olanı buldun ve artık bana gerek kalmadı,' dedi ve Eric'in içini ısıtan kahkasının ardından kaybolup gitti içindeki doluluk. Yalnız kalmış gibi hissetti kendisini ve sımsıkı koluna sarılı olan ele tutundu.

"İyi misin Eric?"

"Ah... İyiyim Bella sadece biraz yorgunum," dedi çapkın gülümseyişiyle ve güzel karısının kızarmasına neden olurken içten içe kendisiyle gurur duydu.

"Bu kadar yorulmak senin isteğindi," diyerek utangaçlığını yenmeye çalıştı Bella ve ileri atılarak kapının kolunu tutan kocasının elinin üstüne koydu elini, bakışlarıyla 'aç hadi' dercesine Eric'e baktı.

"Seninle her şeye varım ben," dedi ve kapıyı açtı Eric. Bella'ya her şey için kusursuz bir cevap vermiş olduğunun farkındaydı. Güzel karısının kırmızı yanakları onu başka diyarlara götürürken onu sıkıca saran sert kollar ona yemek salonunda olduğunu hatırlatmıştı. Bella'nın eli ondan koparken tuhaf bir şekilde eksik hissetti ama ona sarılan dostunun sıcaklığıyla doldu kalbi ansızın.

"Teşekkür ederim Harold."

"Bana değil güzel karına teşekkür etmelisin her şeyi o yaptı dostum," dedi ve Eric'in sırtına sert bir yumruk atarak onu babasının önüne itti. Eric titreyen ellerini arkasına saklayarak bakışlarını bakmaya korktuğu yüze çevirdi.

Ferdor onun donup kaldığını anladığında güçlü kollarını oğluna sardı.

"En az benim kadar yakışıklısın evlat," derken gözlerinden süzülen yaşlardan utanmadı ya da onları saklama gereği duymadı. Karşısında duran adam kaç yaşında olursa olsun onu ufak bir çocuğu sever gibi sevdi Ferdor, sıkıca kendisine bastırdı. Avuçları içine aldığı yüze bakarak iç çekti ve oğlunun yanaklarına gözyaşlarıyla süslenmiş iki büyük öpücük bıraktı. Senelerin özlemini gidermek ister gibiydi ama ne yaparsa yapsın oğluna doyamıyordu...

"Baba..."

Ferdor onun sesini duyduğunda içinde bir şeylerin yerli yerine oturduğunu hissetti. Hayatı boyunca eksik kalan parçası yerini bulmuştu. Bir yere oturması gerektiğini anlayarak Harold'ın koluna tutundu ve onu sandalyeye oturtmalarına izin verdi. Korkuyla bacakları arasına çöken oğlunu ise yaşlı gözlerle izledi.

"Baba..."

Ferdor titreyen eliyle ona uzandı ve elini yüzünde gezdirirken senelerin içinde biriktirdiği hasretiyle seslendi evladına...

"Oğlum..."

Herkes çekildiği köşesinde sessizce ağlarken Bella ellerini birbirine çarptı ve dikkatleri dağılan herkes ona baktı. Bakışların altında kızarsada herkesi masaya çağırmaktan geri durmadı.

"Artık ağlamak yok, herkes masaya gelsin lütfen," dedi.

Başköşeye Lord Ferdor oturdu. Onun yanına Eric'i oturttu ve yanındaki sandalyeyi kendisine ayırdı. Diğer tarafa ise Harold'ı onun yanına Julie ve Heyalof'u oturttu. Ve tabi onları kurtaran İskoç askerleri... Kalabalık sofra mutluluk vericiydi.

Eric babasıyla daldığı derin sohbetin içinden bir anlığına sıyrıldı ve yemek masasındaki karmaşanın arasından gözleri güzel karısını aradı. Yaslandığı kapının köşesinde sessizce ağlayıp onu izleyen Bella'yı gördüğünde önünde duran cam bira bardağını havaya kaldırdı ve bağırarak herkesin dikkatini çeken o oldu.

"Bizi bir araya toplayan aşk kuşuna... Benim için kanat çırpmaktan asla vazgeçmediği için kadeh kaldırıyorum... Seni çok seviyorum..." dedi ve koşarak yanına gelen karısını iki yana açtığı kolları arasına aldı. Bella ona ateşli bir öpücük verdiğinde ise başını geri çekerek sırıtmaya başladı.

"Her seni seviyorum deyişimde böyle bir öpücük gelecekse ben devam etmek istiyorum," dedi Eric, Bella'nın maviliklerinde mutlulukla yüzerken.

"Neye devam edeceksin," dedi Bella öpücüğün etkisinden kurtulamamışken.

"Seni seviyorum demeye," dedi Eric ve dudaklarına bir öpücüğün daha konmasıyla herkesin kahakahalara boğulmasına neden oldu.

"Seni gerçekten çok seviyorum aşk kuşu..."

"Bu aşk kuşuda seni seviyor Eric..."

Son

Hadi  Kalbim Yeniden Sev  (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin