17. BÖLÜM
"Öyle çok sevdim ki seni... Öyle çok ki, her dağı aşabilir, okyanusları geçebilir, gökyüzünün sonsuzluğuna ulaşabilirdim..."
Lord Eric McVerht'in Not Defteri
*
Onu öldürmelerine gerek kalmamıştı. Bella'yı görmediği üç gün içinde onlarca kez ölmüştü. Ona dokunduktan, kalbine işledikten sonra sevdiği kadından uzak durmak bu zamana kadar yaşadığı en acı şey olmuştu. Dışarda ne olup bittiğini bilmemek, sevdiği diğer insanlara yardım edememekse üstüne biraz daha acı ekliyordu.
Zindanda dolaşıp durmaktan yorulmuştu. Saat kaçtı, hava sıcak mıydı, soğuk muydu? Hiçbir şey bilmiyordu. İşkencelerin en güzelini tadarken, rutubetli zindanda çürüyerek öleceğini düşünüyordu. Dolanmaktan ağrımaya başlayan bacaklarının sözünü dinleyerek yatağına oturdu ve başını yastığına koyar koymaz uykuya daldı. Rahatlayabildiği ve Bella'yı görebildiği rüyalarına gitti.
Bella zindanlara açılan kapının önünde iki asker bulacağını düşünmüştü ama kral bu sefer gerçekten dediğini yapmış ve her şeyiyle beraber topraklarından defolup gitmişti. Vargücüyle ağır kapıya yaslandı ve yavaşça geçebileceği kadar bir boşluk açtı kendisine. Tereddüt etmeden karanlığa girdi. Aşağıya inen merdivenleri zıplayarak yer yer koşarak geçti. Bir an önce Eric'e kavuşmak ve her şeyin bittiğini ona söylemek istiyordu. Tabii yapmak istediği başka şeylerde yok değildi.
Zindanın bölmelerine geldiğinde güçsüz fener ışıklarını takip ederek Eric'in zindanının önünde durdu ve uyuyan kocasını seyretti ağlayarak. Sessizce arkasını döndü, anahtarı olduğu yerden alarak kilide doğru yavaş ama emin adımlarla ilerledi. Bir kuş kadar hafif hissediyordu. Tüm yüklerinden kurtulmuş sevdiği adama yeniden kavuşmuştu. Bundan sonra onları hiçbir şey rahatsız edemeyecek, kimse onları zindanlara kilitleyemeyecekti. Açtığı kilidi yavaşça demirlerden söküp yere koydu. Açtığı kapıdan içeri girip Eric'in yatağının yanında durdu. Yere eğilerek dirseklerini yatağa koydu ve çenesini ellerine dayayarak kocasını izledi dakikalarca...
Quer surlarını aştığın gün kalbimin kapılarınıda aşmıştın... Önce yakışıklı yüzüne yenik düşmüştüm sonra yaralı kalbine... Sonra seni hep iyileştirmek istedim... İçindeki o güzel adamın beni sevmesini diledim... Bana seni seviyorum demen için nefes alıp verdim... Hayatımda ilk kez birisi için yaşadığımı hissettim... Ben kalbimin diğer yarısını buldum... Seni! Ve o andan itibaren seninde beni bulmanı bekledim... Sabırla, aşkla.
Yanaklarında küçük bir yol bulan ırmakları durmak bilmiyordu. Hıçkırdı, ağlamasına engel olamadı... Ne çok beklemişti rahat nefes alacakları bu günü... Yanaklarını sildi sonra, yavaşça uzattı dudaklarını sevdiği adamın dudakları üzerine, incitmekten korkarmış gibi hafifçe öpüyordu onu varlığından sıcaklığından emin olmak istercesine...
"Bella..."
"Eric..."
"Günlerim tükenip bitsede sana bir ömür seslenebilirim aşk kuşu..."
"Günlerim tükenip bitsede sana bir ömür cevap verebilirim Eric," dedi Bella ve kolları arasına girdi.
"Burada ne işin var Bella, yukarıda Harold'ın ve askerlerin yanında olmalısın," dedi Eric, Bella konuşmasına izin verdikçe ama Bella ona çok da izin veriyormuş gibi görünmüyordu.
"Bu karanlık zindanı sevmeye başladım Eric," dedi Bella ve Eric'in yüzünü öpücüklere boğmaya devam etti. Sarı saçlarını sevdi, uzamış sakalları arasında gezdirdi yüzünü, burnunu gömüp kokusunu içine çektiğinde ise ikiside engel olamadıkları inleyişleriyle doldurdular zindanı.
"Kokunu özledim..."
"Her şeyini özledim Bella..."
Kalbinin yeniden aşkla atışını görmek güzel İngiliz...
Kalbimin gerçek aşkla atışını hissetmek güzel Tanrım...
Eric dudaklarını öpen güzel karısını durdurarak altına çekti ve güçlü bedeniyle sakladı onu. İçine gömdüğü arzusuna ne kadar engel olmak istesede Bella onu çok zorluyordu.
"Dur Bella, bana neden burada olduğunu söylemedin!"
"Buradayım çünkü sen buradasın," dedi ve gülerek Eric'i öptü. Eric başını kaçırarak güzel karısının yüzüne baktı ve aradığı cevabı bulmaya çalıştı.
"Bella?"
"Her şey bitti Eric. Krala istediğini verdim, o da bana istediğimi verdi," dedi ve kocasının sıcak vûcudunu kendi vûcuduna çekti. Bacaklarını beline sardı göğüslerini sert kaslı göğse dayadı.
Eric onun hasretiyle yanan bedeninin çağrısına kulak asarak ve Bella'nın mutluluğuna katılarak karısına uzandı. Birbirine karışan nefesleri, doymak bilmeyen dudakları dakikalarca birbirleri üzerinde dans etti. Bella, Eric'in çekilmesiyle bir isyan çığlığı bastı ve Eric'i geri çekmeye çalıştı ama elleri başının üzerinde tutulduğunda hareket edemedi. Açtığı gözlerini Eric'den ayırmadan onu izledi. Her dokunuşunu sabırsızca bekledi. Yatakta yükselen bedeninin asiliğine ortak oldu.
e
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Historical FictionYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...