Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*

-5-

...

"Rose, bana haftalar önce gelen mektupta neler yazdığını merak ediyordun, işte o mektupta zoraki bir evliliğin temelleri atılmıştı. Harold zor durumda olan zengin bir leydiye yardım etmemiz gerektiğini yazmıştı, benden de o leydiye uygun birini bulmamı istemişti." Rose, Eider'in dediği hiçbir şeyi anlamıyordu. Önce kendini tokatlamak daha sonra onu sıkıntıya sokan sevdiği iki adamı boğarak öldürmek istiyordu. Yumruk yaptığı ellerini çenesi altında birleştirerek hızla Eric'in önüne geçti ve Eric'i soru yağmuruna tutmaya karar verdi.

"Eric, onun dediklerini anlıyor musun?" Eric saçlarını koparmak ister gibi çekiştirince Rose ondan uzaklaştı ve kızgın bakışlarını Eider'e çevirerek 'sen ne yaptığını sanıyorsun' dercesine sevdiği adama baktı. Eider ise çaresizliğini belli etmek için iki elini yana açarak, "Başka şansımız yoktu Rose," dedi ve ona boş gözlerle bakan sevdiği iki insanın karşısında tekrar utançla başını yere eğdi. Rüzgâr göğsünü sıkıştırıyor kararmakta olan hava kendi iç dünyasını da beraberinde karartıyordu. "İnsanlar şanslarını kendileri yaratırlar Eider, mutlaka başka bir şansımız olmalı? Eric'i bu evlilik için zorlayamazsın!" dedi ve saçlarını yolmaya devam eden sarışın kas yığınına doğru yaklaşarak Eric'in elleri üzerine ellerini koydu. Onu sakinleştirmek, başka bir çıkış yolu olduğuna inandırmak istiyordu. Onun gibi yaralı bir adamın İngiltere gibi entrikalarla dolu bir ülkede acılarına daha fazlasını ekleyeceğini bilerek hemen bir şeyler yapması gerektiğine karar verdi. Ama Eider bile bu kadar çaresizce Eric'e gelmişken Rose yapabileceği hiçbir şeyin olmadığını anlayabiliyordu.

"Harold, leydi Bella Quer'in çok iyi ve masum bir kadın olduğunu yazmış ve içinde bulunduğu zor durumdan da bahsetmiş. Onu koruyabilecek tek kişi Eric bunu sende biliyorsun," dedi Eider, Rose'un Eric'in ellerini tutan elleri üzerine avuçlarını yerleştirirken, güzel leydisinin ona inanmasını ve güvenmesini istiyordu. Rose'un güçlü eller arasında duran eli titriyor, Tanrı'nın onları sürüklediği kadere lanetler yağdırıyordu. Olduğu yerde söyleniyor ve dudaklarını ısırarak iki yanında duran adamlara hüzünle çevrelenmiş acı dolu gözlerle bakıyordu.

Eric onun için endişelenmeye başlamıştı. Eider'de Rose'a ne olduğunu çözememesine rağmen vereceği tepkiye kesinlikle hazırlıklı değildi. Çünkü Rose farklı bir kadındı ve yapacaklarını tahmin etmek o kadar da kolay olmuyordu.

"Leydim benim için bu kadar çok endişelenmenize gerek yok," dedi Eric. Minnet duygusuyla parlayan gözlerini Rose'un güzel yüzünde gezdirirken. Rose ifadesiz bir şekilde durmak istiyordu ama dudaklarından çıkarak patlayacak olan kahkahanın sorumlusu kesinlikle insanların kader dedikleri bu ilahi güce sahip çizgiydi. Tanrı onlar için her şeyi belirlemişti ve Rose artık buna gerçekten inanıyordu. Tanrı yazar, insanlar bunu kabullenir ve yaşarlardı. Ve bunu hiçbir kuvvet değiştiremezdi.

Eric kadının gözlerinde gördüğü tuhaflık karşısında kaşlarını çatarak yüzünü Rose'un yüzüne doğru tekrar eğdi ve kadının nefes alıp almadığını kontrol ederken bir taraftan da Eider'in yüzüne baktı.

"Dostum İngiltere'nin gülü dikenlerinden birini yutmuş gibi görünüyor ve bu leydi Bella adını duyduktan sonra oldu. Bunun iyiye işaret olmadığını biliyorsun," dedi ve gözlerini yeşil gözlere çevirerek Rose'la konuşmaya çalıştı. Rose onun gözlerine baktığında dayanamayarak kahkahasını gecenin kollarına saldı ve ellerini çekerek karnına dayadı. Onun yere düşerek kahkahalar atışını iki adamda dişlerini sıkarak izlemeye başlamışlardı. Ne olduğunu anlamadıkları için hiçbir şey yapamıyor Rose'un buna bir son vermesini bekliyorlardı. Rose azalan kahkahalarının arasında derin nefesler aldı ve emekleyerek, Eider'le oturup İskoçya'nın tüm güzelliğini izledikleri dipsiz uçurumun kenarına kadar geldi ve başını yere eğdiğinde Eider hızla tek dizi üzerine çöktü. Tuttuğu kızıl saçları Rose'un yüzünden çekti ve onun küçük çenesini hafifçe tutarak kendi yüzüne doğru kaldırdı.