14. BÖLÜM
"En çok onun gözlerindeki maviyi sevmiştim... Okyanusum... Gökyüzüm... Sonsuzluğum olmuştu o mavilik..."
Lord Eric McVerht'in Not Defteri
*
İki Gün Sonra
"Kral bizimle oyun oynuyor," dedi Harold. Siniri dağları aşacak güçteydi, elindeki bardağın kırılma sesiyle ve Julie'nın kısa çığlığıyla toparlanmaya çalıştı. Oturduğu sandalyenin üstünde başını yerden kaldırarak karşısına baktığında Bella'nın donuk gözleriyle karşılaşmıştı. Julie elini temizlemeye çalışırken ağlıyor, bu sefer hepimiz öleceğiz diyerek üçününde nefessiz kalmasına neden oluyordu.
"Bunu nasıl öğrendiniz lordum?" dedi Bella ve ondan gelecek cevaba göre hareket etmeye karar verdi. Harold sarhoşluğun onu etkisi altına almaya başlamasıyla oturduğu yerden kalktı ve kanayan elini umursamadan Leydi Bella'ya yanaştı.
"Kralın yanında adamlarım var, onlar bana kralın Quer topraklarına ve sana kafayı takmış olduğunu söylediler. Hem Simon ve kurduğu topluluğu hemde Eric'i ortadan kaldırmak istiyor. Bizimde ona her ne olursa olsun yardım edeceğimize inanıyor," dedi Harold ayakta sallandığının farkında olmadan. Bella onun halinden rahatsız olarak Julie'ya baktı ve onu boğan odanın dışına attı kendisini. Koşarak zindanların kapısına geldi ve onu karşılayan iki askerin somurtkan suradına alayla baktı. Kendi topraklarında misafir olmuştu. Ne sözü geçiyordu, ne de gücü. İçine dolan öfkeyle ileri atıldı, onu saran kolların arasında çırpınarak sevdiği adama bağırdı.
"Eric..."
"Bella..." dedi Eric demir parmaklıklara koşarken.
Onun sesini duymak Bella'yı hareketsiz bırakmıştı. Tüm kanı çekilmiş kasları kendini koyvermişti. Tutmayan ayakları yere çökmesine neden olmuştu. Tepesinde duran askerlerin acı dolu bakışları arasında bağırarak ağlamaya başlamıştı.
"Seni seviyorum Eric..."
Eric ellerini onu engelleyen demir parmaklıklara geçirdi ve olan gücüyle sallamaya başladı. Hareketleri faydasız olsada Bella'ya kavuşmak için her şeyi yapabilirdi. Geçen iki günün sessizliğinin ardından ilk defa onun sesini duymuştu ve bu bile içinde bir şeylerin kıpırdanmasına neden olmuştu.
Başını demirlerin arasındaki boşluğa yerleştirerek olan gücüyle bağırdı ve ilk defa böylesine inanarak tutundu o iki sözcüğe...
"Seni seviyorum Bella..."
Bella çöktüğü ıslak zeminden kalkarken ayağı kaymış ve tekrar olduğu yere çökmüş, ona yardım etmek isteyen askerlere çığlık çığlığa karşı koymuştu. Ayaklarını sert zemine vurarak koşmaya başladığında onu durduran Warty olmuştu.
"Leydim iyi misiniz?"
"Onu kurtarmak zorundayız Warty o suçsuz," dedi ve Eric'e sarıldığını hayal ederek kendisini sevdiği adamın askerinin kollarına bıraktı. Warty kollarına düşen kadının gözlerinin kapanmasıyla leydisini kucağına alarak saklandıkları gizli yerlerine götürmeye karar verdi.
*
Bella gözlerini açtığında başına saplanan acıyla inleyerek yattığı yerden hafifçe doğruldu. Odada yalnız olmadığını anladığında korkuya kapıldı. Yatağının ucunda tamıtamına on adam vardı. Hepsinin gözleri üzüntü ve endişeyle çevrelenmişti. Onlar Eric'in askerleriydi ama Bella nerede olduğunu bilmediği için tedirgindi.
"Leydim bayıldığınızda sizi buraya getirdim, sizinle konuşmamız gereken bir şey var," dedi genç adam ve Warty'e baktı.
"Ben Olew, Eric, yani Lord Eric'in suçsuz olduğunu hepimiz biliyoruz ve onu bu karmaşanın içinden nasıl çıkarmamız gerektiğine karar veremedik, size ve masumlara zarar vermeden bu işi halletmek istiyoruz," dedi, leydisinin sarsak adımlarla onlara yaklaşışını izledi. Omzuna konan küçük ele şaşırarak baktı.
"Kalabalıksınız isimlerinizi ezberlemem zamanımı alacaktır ama bundan sonra bu yolda sadece sizinle olacağıma inanabilirsiniz, ne planladıysanız hepsini unutun. Önce Justın'ı bulacağız ve suçu neden Eric'in üstüne attığını öğreneceğiz," dediğinde on adamın kahkahası onun korkuyla geri sıçramasına neden oldu.
"Leydim ben Casper," diyerek önünde eğilen ve gülmeye devam eden devasa büyüklükteki İskoç askerine kocaman açtığı gözleriyle bakmaya devam etti.
"Leydim bizimde öncelikli planımız o yöndeydi. Önce o zavallıyı alacağız ve sorgulayacağız daha sonra bunu yapan lordu yakalayacağız takii içlerinden biri her şeyi itiraf edene kadar durmayacağız ama önce Justın'ı bulmak zorundayız," dedi ve arkasında beliren kısa boylu adama emirler yağdırdı.
"O kimdi?"
"Biz ona Hayalet deriz leydim sizde isterseniz böyle seslenebilirsiniz," dedikten sonra arkasında duran askerlere dönerek, 'şimdi odayı boşaltma zamanı' dedi ve herkes bir anda yok olup gitti. Kendisiyle baş başa kalan Bella yatağa geri döndü, oturduğu yerde ellerini başına koyarak düşünmeye çalıştı.
Bu yaptığım doğru mu Tanrım?
*
SȽ#�H�
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Ficción históricaYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...