-19-

8.2K 565 4
                                    

"Hoş buldum mu bilmiyorum, bunu zamanla göreceğiz Eric!"

"Uzun bir yoldan geldiniz dinlenin daha sonra konuşur, yemek yeriz," diyerek Eric bu tatsız sohbete son vermek istedi ama kral onaylamadığını belli ederek işaret parmağını havada sallamaya başladı. Eric'in gücüne ve iradesine bir darbe indirmek istediği her halinden belliydi ve bunu yapabileceği en uygun zamanı kaçırmak istemiyordu.

"Buraya geleceğimi biliyordun ve hazırlık yaptın! Peki, bu nasıl oldu?"

Eric yine gülmek istedi ama bu sefer dudaklarını birbirine bastırarak duygularını ve mide bulantısını bastırmak zorunda kaldı. Bu bilgiye ulaşan Bella'ydı, onun güvendiği birkaç askeri topraklarının en ücra köşelerinde nöbet tuttukları sırada onlara doğru yaklaşan küçük bir birliğin farkına varmışlardı ve o günün akşamında Bella'ya haber ulaşmıştı. Eric'in de bu sayede her şeyden haberi olmuştu. Bunun için güzel karısıyla içten içe gurur duymuş, onun gizli küçük birliğini takdir etmişti.

"Bu topraklar, bu insanlar sandığınızın aksine ölmediler ve toprakları için yaşamaya, savaşmaya kararlılar. Bense sadece onlara yol gösterdim. İşte bu yüzden bu toprakların bir ucundan diğer ucuna kadar olan her noktada bana inanan adamlarım var. Topraklarıma giren ya da yaklaşan bir kuş bile olsa haberim oluyor," dedi ve 'topraklarım' dediği sırada hem kralın yüz ifadesinden hem de Bella'nın yüz ifadesinden büyük bir zevk almıştı.

"Sen az önce topraklarım mı dedin Eric?"

Bella kendi sormak istediği sorunun kral Edward'ın dudakları arasından dökülmesi üzerine sabırla Eric'in yanında durmaya devam etti ama bir an olsun gözlerini sevdiği adamdan ayıramıyor, ona inanmak istercesine bakıyordu.

"Benim topraklarım ve benim karım, sizse bu topraklara gelen çok önemli bir konuksunuz Kral Edward! Her şey o an bitmişti ve Edward boyunun ölçüsünü alarak atının üstünde utançla iki büklüm olup Quer halkının gözleri önünde kaybolmak istemişti.

Edward başını yere eğerek çenesini daha kuvvetli bir şekilde ovdu, Bella kralın kızarmaya hatta morarmaya başlayan yüzüne gülümseyerek baktı. Onu bu hale getiren Eric'ti. Edward, Eric'in Eider gibi bir adamın sağ kolu olduğunu kabullenerek tek bir açık bulamayacağını düşünüp sıkıntıyla iç çekti. Daha ilk dakikadan toprakları üzerinde duran en önemli konumu kaybettiğini kabullenmeye başlamıştı.

"O halde senin dediğin gibi olsun Lord Eric! Ben ve askerlerim biraz dinlensek hiçte fena olmaz."

Sonsuza kadar uykuda kalman için dua edeceğim Kral Edward!

*

"Tanrı aşkına kaç gündür benden kaçıyorsun?"

"Kaç gündür?"

"Dört, beş ya da on fark eder mi?"

"Bir öpücük daha istemiyorsan benden uzak dur Bella!"

"Bir öpücükten fazlasını istediğim için peşindeyim Eric!"

"Cesursun ve bir o kadar da safsın! Gerçek Eric'i göremeyecek kadar kendi hayallerinde yarattığın Eric'e sarılmışsın ve beni de o kalıba sokmaya çalışıyorsun Bella ama ben yaralı ve sevmeyi beceremeyen bir adamım benden uzak durmalısın!"

Senden uzak durmalıyım kadın! Sen beni yapmam gerekenden, hayatın gerçekliğinden koparan bir rüya gibisin...

Eric askerlerini dört bir yana salarken Bella'ya bakmıyordu bile, içkileri bir masaya koyduruyor, yemekleri başka büyük bir masaya koydurarak balo salonlarındaki havayı kalenin avlusuna yansıtmaya çalışıyordu. Her yer ateşlerle süslenmiş, topraklarında üç gündür dinlenip sessizliğini korumakta ve gizli işler çevirmekte olan kralına güzel bir oyun oynama sırası ona gelmişti.

Hadi  Kalbim Yeniden Sev  (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin