Eric onun bir anda durgunlaşmasıyla parmaklarını koyduğu yerden geri çekmek istedi ama kollarından ayrılan eller ellerini tuttuğunda Bella'nın ona sessizce devam et dediğini anlayarak karısının onun için ıslanan parçasını okşamaya başladı. Bella karnına saplanan arzunun izlerini üstünden attıktan sonra yüksek sesle inlemeye başlayınca tek çareyi Eric'in omzunu ısırmakta bulmuştu.
Omzuna geçen dişlerin etkisiyle boşalacağını düşünen Eric yavaş dokunuşlarına son vererek ellerini Bella'nın bir ırmak gibi çağlayan incisi üzerinde hızla gezdirmeye başladı.
"Benim için yıldızlara dokun Bella," dedi Eric omzunu ısırmaya ve inlemeye devam eden karısının kulağına. Bella parçalara ayrılıp masanın üzerine yığılmak üzereyken Eric'in ekose eteğinin iplerini çözerek ona doğru süzülüşünü izledi yorgun ve doymuş bakışlarıyla.
Seni pantolonla mı yoksa ekoseler içinde mi daha çok beğendiğime bir türlü karar veremiyorum...
Eric, Bella'nın kadınlığını koruyan kumaş parçalarını çekiştirerek çıkardı ve ekose eteğinin üstüne attı. Bella giden kumaşın getirdiği soğuklukla ürperdi. Eric'in onu ısıtacağını bilerek gülümser gibi olsa da çıkan son kumaşın ardından gözler önüne serilen sert erkekliğin içinde uyandırdığı duygularla nefessiz kaldı.
"Eric..."
"Bella..."
Bella bacaklarını iyice aralayarak onu hemen olması gereken yere çekti. Öpüşmediler, nefes almadan, gözlerini kırpmadan birbirlerine baktılar. Eric erkekliğini onun ıslaklığına gömerken Bella canının yandığını belli eden kısık bir ses çıkardı, acıyan canına rağmen gözlerini ondan ayırmadı.
Eric onun güçlü oluşu karşısında gururlansa da Bella'nın canını yakmak istemedi ve geri çekilmeye çalıştı. Kollarına yapışan ve onu olduğu yerde tutan yine canını acıttığı güzel karısı olmuştu.
"Bu kadar mıydı?" dedi Bella masumluğunun verdiği hayal kırıklığıyla, neden öpüşürlerken aldığı zevki kocası içine girdiğinde alamamıştı.
Eric kanlanmış erkekliğine bakarak dişlerini sıktı ve eski yerine geri dönerek Bella'nın çenesini sertçe sıktı ve yüzünü kendi yüzüne çekti. Dudaklarına dokunmadı ya da başka bir temasta bulunmadan tekrar uzak kalamadığı ıslaklığa girdi.
Bella yine canının yanacağını düşündü ama beklediği olmadı. İçinde gezinen sert erkeklik ona öpücükten çok daha fazlasını vaat ediyordu. Sıkıca tutulan çenesini Eric'in elinden çekemiyor, dudaklarını ısırıyor ve çenesinden damlayan kan Eric'in parmaklarına süzülüyordu. Eric onun kızaran gözlerini ve kusursuz arzusunu gözlerini bile kırpmadan izledi. Her içine girdiğinde mavinin en koyu tonunu alan gözlerine baktı. Dudaklarından çıkan adının ruhuna işlemesiyle yeniden doğmuşcasına saf ve masum hissetti.
"Bana ne yapıyorsun Bella?"
Bella içine dolan sertliğin doluluğuyla boğuk bir çığlık attı ve ellerini Eric'in yanaklarına koyup sevdiği adamın gözlerine bakmaya çalıştı.
"Sana kendimi veriyorum... Her şeyimi... Önce kalbimi aldın, bana sormadan, tek bir bakışınla... Şimdi bedenimi alışına izin veriyorum, kendi isteğimle, arzumla..." dedi Bella ve Eric çenesini sertçe tutsada kalan kuvvetiyle öne doğru atıldı ve genç adamın dudaklarına yapıştı. Eric onun çenesini bıraktığında ikiside nefes nefese birbirlerine karıştılar... Uzun zamandır bir araya gelmeyi bekleyen iki hırçın nehirdi gibiydiler, birbirlerine karıştıklarında sakin bir göle dönüşüyorlardı...
Eric ellerini Bella'nın bacaklarına koyarak genç kadının biraz daha açılmasını sağladı ve kendini engel olamadığı arzusuyla onun içinde kaybetti. Dudakları ayrılmıştı. Bella'nın başı Eric'in omzuna düşmüş saklandığı o kuytuda sesini bastırmaya çalışarak içinde büyüyen arzunun zevkini çıkarıyordu.
Gittiler... Geldiler... Dokundular... Geri çekildiler ama asla bitiremediler...
*
Eric Bella'yı kucağına alıp sahip olduğu yırtık ve soğuk yatağın üstüne yatırdıktan sonra kapıyı kontrol etmiş ve tekrar Bella'nın yanına gelmişti.
"Eric seninle konuşmak zorundayım," dedi Bella tahta yatağın üstündeki sert pamukların arasında doğrulmaya çalışırken, dudaklarında ve en derinlerinde Eric'in tadı olsada kalbinde bir insanı deli edebilecek koca bir huzursuzluğu ve bilinmezliği taşıyordu.
"Benimle konuşmak zorunda olduğunu yaptıklarından ve kendini riske edişinden anlayabiliyorum Bella," dedi ve karısının karşısına bir sandalye çekerek oturdu. Ona yakın durmamaya özen gösteriyordu. İçindeki arzu tam olarak sönmemişti ve ilk seferinde aç bir kurt gibi Bella'ya saldırmak istemiyordu.
"Hangi birinden başlamam gerektiğini bilmiyorum o kadar çok şey oldu ki?"
"En kötüsünden başla Bella."
"Zaten hepsi kötü olduğu için hangisinden başlayacağımı bilemiyorum," dedi Bella sıkıntıyla etrafına bakarken. Eric'e tutsaklığının karanlığında umut olabilecek bir şeyler vermeyi o da isterdi ama bunu yapacak gücü yoktu ve yalan söylemekten, yalanlar duymaktan sıkılmıştı.
"Hadi Bella, anlat bana her şeyi her an içeri gelebilirler, hayatı boyunca güneşi görmemiş olan bir adama güneşin varolduğunu anlatamazsın zaten, bu yüzden rahat olabilirsin," dedi Eric ve sarı saçlarını karıştırırken insanın kalbini acıtan gülümseyişle Bella'ya baktı.
"Senin güneşin bendim ve sen benim doğuşumu bekledin Eric... Şimdi kaldır başını ve bana yardım et," dedi Bella inançla. Eric kolunu tutan güçlü ele bakarak sandalyenin üzerinde daha güçlü görünmeye çalıştı.
"Anlat bakalım aşk kuşu."
"Seni buraya geldiğin günden beri izlediğimi biliyorsun."
"Biliyorum Bella," dedi ve güldü Eric. Ama Bella bu gülüşten hiç hoşlanmadı. Şapşal âşık hallerini unutmak isterken Eric'in yaramaz gülücüğü ona yardımcı olmamıştı.
Bella ayağa kalkarak Eric'in gülüşünü yarıda kesecek olan o hareketi yaparak boynundaki kolyeye uzandı ve ucundaki yüzüğe bir kez daha baktı.
"Seninle evlendikten sonra senin hakkında küçük bir araştırma yapmıştım, doğrusu buna gerek yoktu. Herkes seni ve Eider McDuck'u konuşuyordu ama ben daha fazlasını bilmek istedim," dedi Bella ve kolyeyi bırakarak yerine oturdu.
"Bu konuşmanın kolyemle bir alakası olduğunu düşünmek üzereyim," dedi Eric boynunda asılı duran yüzüğe bakarak.
"O kolye uzun süredir sende öyle değil mi Eric? Bundan çok emin olamasamda senin için bir şeyler yapmış olabilirim," dedi ve genç adamın ne tepki vereceğini beklerken olduğu yerde duramıyormuş gibi hissetti.
"Evet, Eider beni bulduğu günden beri bu kolye bende ve ne yaptığını gerçekten merak etmeye başladım Bella," dedi Eric ve kaşlarını çatarak karısına baktı.Onun kendisini araştırmasından hoşlanmamış olsada Bella'nın heyecanlı hali her şeyin üstünü kapatabilecek güçteydi.
"Aileni bulmuş olabilirim Eric."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Historical FictionYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...