"Bu kadar zor şartlar altında beni öptüğüne göre epey özlenmiş olmalıyım, şurada yıkık dökük bir dolap var görüyor musun, o dolabın üstündeki tabağın içinde kilidin anahtarı var Bella," dedi Eric ve parmağıyla dudaklarındaki ıslaklığı silerken yaramaz bir çoçuk gibi Bella'ya bakmaya devam etti.
"Bunu en başında neden söylemedin?"
"Konuşmama izin vermedin ki kadın?"
Bella yumruk yaptığı ellerini açıp kapayarak Eric'in ona gösterdiği dolaba doğru yürüdü. İçerisi fenerlerle aydınlatılmış olsada karanlıktı ve rutubet kokuyordu. Bella hızlı hareket etmez ve Eric'i kurtarmazsa sevdiği adamın kellesini kaybetmeden önce burada hasta olup ölebileceğinden endişe etti.
Açılan kilidin özgürlüğünü fısıldayışını gözlerini kapayarak dinledi Eric ve olduğu yerde hareketsiz kaldı. Bella'nın ona sarılmasını ve tüm dünyasını aydınlatmasını bekliyordu. Sadece iki gün olmuştu ama koca bir ömür karanlık zindanda kalmış gibi hissediyordu.
Boynuna dolanan sıcak kollar ve beline dolanan güçlü bacakların etkisiyle sırtı duvara çarptı. Bella onun kahkahasını duyduğunda tekrar dudaklarına yapıştı. Bunu onu susturmak için yapmıştı. Eric her şeyden soyutlanmış gibi görünsede Bella ikisinide koruma görevini üstlenmişti.
"Sessiz olmalısın Eric," dedi ve sevdiği adamdan uzaklaşarak gözlerine dolan yaşları tutmaya çalıştı. Güçsüz fener ışıklarının altında ona yanan gözlerle bakan adamın çaresizliği içine işlerken ağlamamak Bella için zorlaşıyordu.
"Ağlama..."
"Ağlatma..."
Eric'in alnını sıkan büyük eline, çökmüş omuzlarına baktı. Onu kurtaracağına dair kendi kendine yeminler etti. Ama o an yapabileceği ve genç adamı biraz olsun rahatlatabileceği tek bir şey vardı. Onunda aylardır istediği şey buydu ama o an Eric'in buna karşı vereceği tepkinin ne olacağını bilemiyordu. Ellerini basit siyah elbisesinin kabarık olmayan eteğine geçirdi ve sevdiği adamın tutulduğu zindanın bir ucunda duran çürümeye yüz tutmuş masanın üstüne oturdu.
Eric başını kaldırdığında Bella'nın karanlığın içinde kararsızca sallandıktan sonra aniden harekete geçtiğini gördü. Masaya oturuşunu ve eteğini yukarı doğru sıyırışını nefes almadan izledi.
Ne yapıyorsun aşk kuşu...
Senin için kanat çırpıyor İngiliz...
Konuşacak bir şey kalmamıştı... Her şey sonraya bırakılmıştı... Şimdi önce aşk konuşulacak ve aşk yaşanacaktı. Eric gözlerini ovuşturarak karşısındaki manzaraya bir kez daha baktı ve içini yakan bir nefes çekti en derinlerine, onu rahatlatmayan ve huzura erdirmeyen bir nefes... Ateş soluyan bedeni, Bella'ya kavuşmak için çırpınan erkekliği 'bu sefer durmak yok' diyordu...
Eric yavaş adımlarla Bella'nın araladığı çıplak bacaklarının arasına girdi. Ait olduğu ve özlemini çektiği yer orasıydı. Bu kadın onun eviydi... Birbirlerine dokunmadan birkaç saniye öylece durdular, ilk sarılmayı bedenleri ve sıcaklıkları yaptı. Isınan vücutları onları biraz daha kızıştırmıştı. Bella dudaklarını aralayarak Eric'e uzanmak üzereyken sevdiği adamın tutkulu karşılamasıyla kucak açtı arzusuna, dudakları birbirine çarptığında karanlığın aydınlandığını hissetti. Dişlerini aralaması için ısrar eden sıcak dile karşı koymadı ve Eric'i ağzının en kuytu köşelerine çekti. Eric onun bitmek bilmeyen arzusunu iliklerine kadar hissedebiliyor ve engel olamadığı bedeni Bella'ya doğru akıyordu. Bella kendi açlığı karşısında şaşırarak geri çekildiğinde Eric'in saçlarına dolanmış olan parmaklarının baskısıyla pekde uzaklaşamadı.
"Ben özür dilerim..."
"Ne için," dedi Eric nefes nefese...
"Seni bu kadar çok istediğim için, seni aşka zorladığım için, senden uzak duramadığım için..."
Eric alnını alnına yaslayarak Bella'nın dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktı. Bella ne olduğunu çözemeden geri çekildi ve burunları birbirine değerken konuşmaya başladı.
"Seni hep istedim... Sana âşık oldum... Senden asla uzak duramadım... Bunlar senin zorunla olmadı Bella, bunlar sen muhteşem bir kadın olduğun için oldu. İyilikle ve aşkla dolu kalbin benim kalbimi ısıttığında benim buzlarım çözüldü ve yeniden sevmeyi öğrendim... Aslında daha önce hiç sevmemiş ve sevilmemiş olduğumun farkına vardım..."
Bella onun acılarla örülmüş itirafıyla ellerini Eric'in kollarında gezdirdi, oradan ensesine doğru sürükledi ve genç adamın dudaklarını kendi dudaklarına bastırdı.
"Bu sefer beni tamamla... Hayat boyu yarım kalışıma engel ol... Beni varlığınla ödüllendir Eric," dedi ve tekrar sevdiği adamın dudaklarına sokuldu.
Eric saçları arasında duran ellerinin tutuşunu güçlendirdi. Onu öptükçe öptü, içtikçe içti... Birbirine dolanan sıcak dillerinin, çarpışan dişlerinin, uyuşan dudaklarının hislerini anlatmaya yetecek kadar gücü yoktu. Ama yine de durmadılar, Eric ellerini Bella'nın soğuk bacaklarında gezdirmeye başladığında kulağına dolan keskin iç çekişin ardından dokunuşlarındaki baskıyı arttırdı. Onu etkilemek ve zindanda geçirdikleri bu anı unutulmaz kılmak istiyordu. Bella dudaklarından kopan dudaklara özlemle bakarken, bacaklarında dolanan ellerin etkisiyle Eric'in kollarını sıkmaya tırnaklarını genç adamın tenine batırmaya başlamıştı.
"Dokunduğun her yer sanki yanıyor..."
"Bana sonunu bilmediğim bir masalı yaşatıyorsun Bella..."
"Masallar mutlu sonla biter..."
"Bizim masalımızda mutlu sonla bitecek..." dedi ama dediğine inanamadığını Bella'ya belli etmemek için tekrar güzel karısının dudaklarına uzandı. Öpüşmelerinin etkisiyle Bella inleyişlerine engel olamıyor, Eric'in ellerinin nereye dokunacağını merak ederek oturduğu masanın üstünde kıpırdanıp duruyordu. Arzuyla dolan bedenini Eric'e itiyor onun dokunuşları için yalvarıyor, sıcak dilini dilinden ayırmadan sevdiği adamın dudakları arasına inlemekten kendisini alamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Historical FictionYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...