Bella odasına girdiğinde aklına görevi ya da başka bir şey gelmedi. Yatağına baktı ve gözlerine dolan yaşlarla Eric'i özlediğini hissetti. Ondan uzak geçirdiği her an eziyet gibiydi. Ve bir şeyler yapmadan geçirdikleri her an Eric suçlu damgasını yemeye devam ediyor, halkın gözünde kara listenin başında yer alacak bir hain oluyordu.
Tanrım yardım et...
Dolabını açtı ve en güzel elbisesini çekip çıkarttı. Parlak siyah kumaşın üstünde kayışıyla tatmin olarak duvarda asılı duran aynanın önünde onlarca defa döndü. Kapısı çalındığında baldırlarında duran hançerlerine dokunarak kapıyı açtı ve gözlerini alamadığı askerine gururla baktı.
"Tıpkı bir İngiliz gibi görünüyorsun."
"Bana hakaret ediyorsunuz leydim," dedi Olew ve takım elbisesini çekiştirdi.
Bella onun sözlerinin ardından kahkahalara boğuldu ve genç adamın kolundan tutarak onu dışarı sürükledi. Olew nereye götürüldüğünün farkındaydı. Lord Alan'ın odasına gidiyorlardı. Son günlerde yapılmayan eğlenceler yüzünden soylular odalarına çekilmişlerdi ve kendi aralarında kutlama yapmaya devam ediyorlardı. Hayalet onlara her türlü bilgiyi getiriyor olsada Olew içlerine girmenin bambaşka bir şey olduğunu yeni yeni anlamaya başlıyordu.
"Leydim orada ne yapacağız," dedi Olew ve aldığı cevapla ayakları işlemez oldu.
"Bu olay çok uzadı Olew, ben doğrudan konuya girmeyi ve o yaşlı bunağın gırtlağına çökmeyi düşünüyorum. Beni takip et! Gözlerini benden ayırma o adamı bir odaya çekeceğim ve korkutacağım gerekirse ellerimin arasında can verecek ki bence onu öldürmek diğerlerine verebileceğimiz en iyi cevap olacak," dedi Bella ve dirseğini tutan büyük elin sahibine döndü.
"Leydim benim aklımda başka bir şey var," dedi ve sarıya çalan uzun saçlarını karıştırarak konuşmaya ve aklındakileri bir araya topladı. Lord Harold'ın yaptığı plan iyi olsada çok zamanlarını alacaktı ve Olew kısa bir yol bulmuştu.
"Hepsini kaçıralım ve onları Lord Harold'ın kurtarmasını sağlayalım," dedi ve cümlenin devamını Bella getirdi yüzündeki koca gülümsemeyle.
"Böylelikle Harold zaman kaybetmeden onların içine girmiş ve her şeyi öğrenmiş olacak, onları tuttuğumuz süre içinde kral korkacak, Eric'i salmanın en iyisi olacağına karar verecek çünkü Eric'i salmazsa ona yardım etmeyeceğimizi bilecek!"
İkiside dizlerini tutmuş geceyi saran kahkahalarını serbest bırakıyorlardı.
"Bunu Lord Harold'a da söylememiz gerekiyor leydim."
"Bu gece oda orada olacaktır, onunla konuş ve daha sonra yanıma gel Olew."
"Emredersiniz leydim..."
Onlar planlar yaparken Tanrı'nın yaptığı planlardan habersizlerdi...
Tanrı güldü... Onlara acıdı ama onlar bundan habersizlerdi...
Plan yapmak insanların zavallı çabalarının sıralanmış hali gibiydi.
*
"Onların arasına giremezsin!"
Harold bacağına inen tekme ve aynı anda yüzüne çarpan tokadın etkisiyle kocaman açtığı gözleriyle Julie'ya döndü. Eli kızarmaya başlayan yanağı üzerinde duruyor sızlayan ayağına ise bir şey yapamıyordu. Acısının geçeceği anı beklemekten başka çaresi yoktu. Stres altında oluşundan mı yoksa yediği ufak çaplı dayak yüzünden midir bilinmez gülmeye başladı. Julie onun gülmesi üzerine daha büyük bir öfkeye kapılarak tekrar Harold'a saldırmaya çalıştı. Harold ona doğru kalkan elleri tutarak karısını sert yataklarının üstüne fırlattı. Julie sırtının sert zemine çarpmasıyla acı dolu bir çığlık kopardı.
"Belim kırıldı!"
"Çenemi kırmana say!"
"Lanet olsun sana adam! Sana bir şey olmasını istemiyorum anlamıyor musun?" dedi ve yataktan kalkmak yerine başını yastıklara yaslayarak uzanmaya devam etti. Ona doğru gelen yakışıklı yüzü ve içini yakan ateşli bedeni ise gözleri önünden ayırmadı.
"Bu akşam benimle beraber geleceksin," dedi Harold ve yatağın kenarında durarak karısını izledi. Güzel bir manzarayı izler gibi yavaş yavaş, sindire sindire...
"Bir şartla," dedi Julie hâlâ korkuyor olsada Harold'a ve yeteneklerine güveniyordu. Düşünmemeye çalışarak ona destek olmak için her şeyi yapması gerektiğine karar verdi. Ona bakan gözlerin sahibi kocasıydı. Tanrı huzurunda yan yana olacağına dair yeminler ettiği adamdı. İlk görüşte âşık olduğu kibirli piç kurusunun tekiydi o. Gülümseyişi son bulurken istediği şeyi ona nasıl söylemesi gerektiğine karar vermeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Historical FictionYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...