15. BÖLÜM
"Kötü olmak kolaydı, iyi olmaksa herkesin yapabileceği bir şey değildi..."
Lord Eric McVerht'in Not Defteri
*
"Lordum size anlatmam gereken şeyler var," dedi Bella ve arkasında duran Olew'e baktı. Genç askerin onay veren bakışlarının ardından boğazını temizleyen bir öksürüğün eşliğinde konuşmaya başladı. Harold sarhoşluğun etkisinden kurtulduğundan beri uyumamış ve neler yapabileceğini düşünmüştü. Kısa yoldan kralı öldürmek gibi bir imkânı varken ülkesini karmaşanın içine atmanın kıyısından dönmüştü. Üstüne Bella'nın Eric'in askeriyle beraber çıkıp gelmesi ise aklını karıştıran şeyler arasına eklenmişti.
"Sizi dinliyorum leydim," dedi Harold ve parmak uçlarında geldikleri küçük odada boğulmadan önce her şeyi öğrenmek istedi. Yapabileceği çok şey vardı ama yapacaklarının sevdiği insanlara zarar verip vermeyeceğini bir türlü kestiremediği için harekete geçemiyordu. Gözleri tuhaf bir şekilde parıldayan Leydi Bella'nın heyecanının sebebini ise bir an önce öğrenmeyi diliyordu. Ellerini arkasında birleştirdi. Güçlü göğsünü şişirerek küçük odanın daha küçük ve dar görünmesine neden oldu. Bella Lord Harold'ın güçlü duruşundan destek alarak Olew'a doğru yaklaştı. Genç adamı arkasında hissettiğinde durdu ve duduklarının aralanıp içinde ne varsa dökülmesi için elinden gelen her şeyi yaptı.
"Lordum Zack'i öldüren kişinin Eric olduğunu söyleyen asker öldürüldü," dedi Bella ve önünde beliren yüze korkarak baktı. Lord Harold herkesi korkutan güçlü ve kaslarla donatılmış bedenine rağmen çok hızlı ve sessizdi.
"Onu siz öldürmediniz değil mi leydim?"
"Bunu yapmayı çok istesemde, hayır, lordum onu ben öldürmedim," dedi Bella ve gözlerini korkmadığını belli etmek istercesine Harold'ın üzerinden çekmedi.
"Anlatın leydim daha fazlasını bildiğinizi ve yapmak istediğinizi görebiliyorum," diyerek Bella'dan uzaklaştı. Odanın ucundaki büyük pencerenin yanında durdu ve dışarıyı süzdü. Sürüp giden eğlenceden herkes bıkmıştı. İnsanlar işlerine dönmüş ve soyluların varlığından rahatsız olmaya başlamışlardı. Eric'in zindana kapatılması onları sinirlendirsede eskiden istedikleri şeye biraz daha yaklaşmışlardı. Kralın koruması altında bir ömür sürmeye... Leydi Bella'yı ise düşünen yok gibiydi. Genç kadın kendisi kocası ve halkı için didinip dursada onu görmeyen ve duymayan insanlar için çabalamaktan ne zaman vazgeçeceğini Harold merak ediyordu.
"Lord Owen, Eric'in zindanlara atılmasını sağlamış. Bizim şüpheli listemizde olsa da krala yakın olan adamlardan biri olduğunu çok iyi biliyorum. Kralda bu adamın bizim şüpheli listemizde olduğunu biliyor. Burada Simon'un kurduğu örgütten değilde kraldan şüphe etmeye başladım lordum. Ona karşı olanları kendi emelleri için kullanıyor ve bizim bir aptal gibi bunu göremeyeceğimizi düşünüyor. Eric'i de Simon'un adamlarıyla beraber gömmek istiyor."
"Devam edin leydim," dedi Harold dışarıya bakmaya devam ederken.
"Lord Owen'ı yakalamalı ve gerçekleri itiraf etmesini sağlamalıyız," dedi Bella ama Harold'ın ona bakmayışı sinirlerinin bozulmasına neden olmuştu. Konuşurken birisinin gözlerine bakmayışı onu nasıl rahatsız etmesin ki?
"Leydim bu çok basit bir planmış gibi görünmüyor mu sizede?"
"Ne yapmamız gerekiyor lordum?"
"Onların arasına katılacağım leydim!"
Bella, Olew'e çarpıp yere yığılmak üzereyken genç askerin onu tutuşuyla dengesini sağladı. Harold gizli örgütün içine girmeyi teklif ediyordu. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu Bella biliyordu ama içindeki bencil taraf Harold'a bunu yapmaması gerektiğini söyleyemiyordu.
"Ama lordum..."
"Biliyorum bu çok tehlikeli ama yapabileceğimiz başka hiçbir şey yok leydim," dedi Harold ve bahçede gözlerini ona dikmiş olan güzel karısına bakmaya devam etti. Julie onu bulmuştu. Bu aşk denen şey kalplerini ve ruhlarını birleştirmiş olmalıydı.
"Leydi Julie buna izin vermeyecektir, başka bir şey yapabiliriz," dedi Bella umutla ve Olew'a baktı. Genç adam bu planı beğenmişti. Gülümseyen yüzü onu ele veriyordu.
"Onunla ben ilgilenirim leydim," dedi ve odanın kapısına uzanan elini yüzünde gezdirerek Bella'ya döndü.
"Ben onların içine girmeye çalışırken sizlerde diğer lordları abluka altına alın. Yaptıkları her şeyden haberdar olun ama önce şu İskoç kıyafetlerinden kurtulmalısın genç adam," dedi Harold ve Olew'ı dünyayı yakabilecek bir öfkeyle baş başa bırakıp gitti.
Bella dirseğini tutmaya devam eden genç askere bakarak elini omzuna yerleştirdi. "Harold İngiliz olsada onun iyi olduğuna ve bizimle olduğuna inanıyorum Olew, o en başından beri yanımızdaydı. Babası gibi İskoçlara zarar verebilecek bir adam değil. Şimdi gidip lordlarımızı ziyaret edelim, sen benimle gel ve kesinlikle kısa bir süre için ekose renklerinden kurtulmaya çalış. İlk adresimiz Lord Alan, onun kadınlara olan zaafını bilmeyen yoktur," dedi Bella ve kahkaha atarak giyebileceği en açık elbisesinin hangisi olduğunu hatırlamaya çalıştı. Olew leydisinin girdiği ruh halinden endişe duyarak güzel kadının dirseğini bıraktı ve kapıyı açıp Bella'yı takip etmeye başladı.
"Beni takip etmeyi bırak ve git üstüne bir şeyler giy Olew!"
"Emredersiniz leydim." Bu sözler ağzından çıksada Olew hayatındaki en zor anları yaşıyordu o bir İskoçtu ve kıyafetleri onların gururuydu. Şimdi onları İngilizler için çıkaracak olmak kanına dokunuyordu. Ama gözünün önüne masum çocukları ve eskiden yaşadıkları kanlı günleri getirdiğinde her şeyi bir kenara bırakabileceğini anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hadi Kalbim Yeniden Sev (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*
Historical FictionYaralı bir adam... Güçlü bir adamın yardımına ihtiyacı olan bir leydi... *** Leydi Bella babasından kalan toprakları korumak ve kendisini güvende hissetmek istiyordu ama bunun için yenilmez bir savaşçıya ihtiyacı vardı. *** E...