-11-

9.6K 638 22
                                    

Sözlerin bu kadar canımı acıtırken dokunuşun neden bu kadar iyi hissettiriyor?

"Neden ağlıyorsunuz leydim," dedi Eric, ona sonsuz bir okyanusun dalgalarını anımsatan gözyaşlarının Bella'nın yanaklarından süzülüşünü izlerken. Her akan damlayla beraber kaybolan iradesi ve benliği de süzülerek toprağa karışıyordu. O küçük masum tanelerin içine hapsolup boğulmak ve kimseye zarar vermeden bu dünyadan göçüp gitmek istedi.

"Bana asla Leydi Lisa'ya baktığın gibi bakmayacağın için ağlıyorum. O zalim kadın senin kalbini kırdığı için ağlıyorum. Asla seni sevmeme izin vermeyeceğin ve senin de beni sevmeyeceğini bildiğim için ağlıyorum. Hayatım boyunca hayalini kurduğum mutlu ve büyük ailelerden biri olamayacağımız için ağlıyorum. Senin çocuklarını kucağıma alma şansını bana vermeyeceğini bildiğim için ağlıyorum Eric."

Bella onca şeyi nasıl cesaret edip söyleyebilmişti bilmiyordu ama yüzünü saran büyük ellerin titrediğini hissettiğinde gözlerini kırpıştırarak Eric'i daha net görmeye çalıştı. Ve gördüğü şey o an onu yerle bir etti. Eric ondan önce bir kadını sevmişti ama asla sevilmemişti. Bella onun gözlerindeki şaşkınlığı ve sözlerine inanamayışını onun yüzünde görebiliyordu.

"O kadın seni hiç sevmemiş," dedi Bella ellerini Eric'in elleri üzerine koyarken, sözlerinde ve hareketlerindeki inanç Eric'in daha fazla sarsılmasına neden oluyordu. Küçük kadın unutmak istediği karanlık geçmişine dalıp onu aydınlığa çıkarmak için uğraşırken Eric onun sözlerindeki muhtaçlığın ve gerçekliğin içinde savruluyordu.

Ellerini ondan uzak tutması gerektiğini bilmesine rağmen Bella'ya dokunduğunda huzurla ve heyecanla çırpınan kalbine söz geçirememişti. Ona ilk günden topraklarını, kalesini, kollarını ve kalbini açan koca yürekli güzel gelinini her an ortadan kaybolup gidecek olan bir peri kızı gibi görüyordu.

"O beni hiç sevmedi Leydi Bella," dediğinde ise kendi dudaklarından dökülen itirafla birlikte ellerini Bella'nın yüzünden çekti ve bir adım geri çekildi.

Bana ne yapıyorsun böyle?

O senin içini görüyor, kalbine dokunuyor İngiliz...

"Benden uzak durmak istiyorsun ama dakikalardır hasret çekerek baktığın bu küçük evlerin içindeki mutluluğu arıyorsun. Ve inan bana seni tanımıyor olsam da kalbim senin peşinden koşmam gerektiğini söylüyor Eric," dedi ve onun elini tutarak kalbinin tam üstüne koydu Bella.

Bu minik kalp gerçekten benim için atıyor olabilir mi?

Yaşamadan bunu bilemezsin İngiliz?

"Bu kalp seni sevebilir Eric, izin ver seni seveyim, izin ver tüm yaralarını iyileştireyim," diyerek kalbi üzerinde duran büyük ele iki eliyle birlikte tutundu. Belli belirsiz onları izleyen insanların farkında olsa da Bella utanmıyordu. Küçük evlerin arasından onları izleyen kadınları, kale duvarlarını gezen askerlerin onaylamaz bakışlarının iğne gibi tenine batışını görmezden gelmeye çalıştı.

"Bir kadının açtığı yaraları başka bir kadın kapatamaz leydi Bella, siz o yaralara yenilerini eklemekten başka bir şey yapamazsınız. Ben ölüm gününü bekleyen hasta bir adam gibiyim ve bana ilaç olmak gibi bir derdiniz olmamalı. Ben sadece bu topraklar üstünde huzurlu bir şekilde yaşamanızı istiyorum," dedi Eric duygularından arınıp, hislerinden uzaklaşarak. Ne eline dokunan sıcak ve küçük eller aklını çelebilirdi ne de başka bir şey, geçmişte yaşadıklarını asla bir daha yaşamayacaktı.

"İstediğin tek şey benim huzurlu olmam mı? Evliğimiz ya da başka bir şey umrunda bile değil mi?" dedi Bella onun kendisinden koparmaya çalıştığı büyük eline umutla sarılarak ama Eric yüzüne yerleştirdiği sert ifadesi ve kırılmaz iradesiyle ona aman vermiyordu.

"Unutmayın leydim ben bir askerim ve daha fazlası olmayacağım. Evliliğimiz Tanrı huzurunda gerçekleşmiş olsa da kocaman bir yalandan ibaret. Biz halkımız ve korumak zorunda olduğumuz topraklarımız için bir aradayız. Beni halkınızın önünde küçük düşürecek bir şey yapmadığınız sürece istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz," dedi Eric, her sözünü büyük bir inanç ve kararlılıkla sarf etmişti ama elini Bella'nın ellerinin arasından çekecek gücü kendisinde bir türlü bulamıyordu.

Ben zavallı bir pisliğim!

Bella tutmaya çalıştığı eli aniden bıraktı ve havaya kaldırdığı elini hızla Eric'in yanağına indirdi.

Bunu hak ettim.

Eric onun hızına hayran olsa da acıyan yanağı onunla aynı düşünceleri paylaşmıyordu. Elini fark etmeden yanağı üzerine koydu ve önünde ufak bir alev topu misali kendisini ve etrafında duran her şeyi yakmak istiyormuş gibi duran leydi Bella'yı izlemeye başladı.

"Sana neden tokat attığımı merak ediyorsun değil mi?"

Eric yanağını ovuşturdu ve kaşlarını çatarak Bella'yı uyarırcasına bakmaya başladı. Ona kızamıyordu ama gizliden gizliye onları izleyen insanların ortasında ona böyle bir davranışta bulunması Eric'in hoşuna gitmemişti. Bella'nın istediği aşk olsa da Eric otoritesini sağlam tutmalıydı ve leydi Bella'nın buna engel olacak davranışlarda bulunmasını istemiyordu.

"Haliyle merak ediyorum leydim."

"Bu tokat beni leydi Lisa ile karıştırmamam ve karşılaştırmaman içindi, bana bir ömür dokunmayacak ya da sevmeyecek olsan da ben seni asla aldatmazdım Eric ama sen bu aldatma fikrine o kadar çok alışmış ve korkmuşsun ki düşünebildiğin tek şey seni aldatabilecek olmam. Oysaki seni sevebileceğimi de düşünebilirdin ama bunu yapmaktansa beni adi bir fahişe gibi görerek uyarmayı daha uygun buldun," dedi ve iki adımda Eric'in önüne geçerek Eric'in geniş göğsünü örten gömleğine yapıştı, kocasını yavaşça kendisine doğru çekti ve dudaklarını kulağına doğru sürükledi.

"Ben hiçbir kadına benzemem lordum! Eğer istediğim senin sevgin ve inancınsa bir gün bunu elde ederim ve işte o gün sen her şeyinle benim olursun. Ama bir daha beni başka bir kadınla kıyaslarsan senin canını alırım ve bu topraklarda insanlarda umrumda olmaz," dedi ve genç adamı sertçe iterek kendisinden uzaklaştırdı.

Eric onun tokadının mı yoksa sözlerinin mi daha etkili ve daha acı verici olduğunu düşünürken onu bekleyen karmaşık geleceğinin ilk ışıkları gözleri önünde belirmeye başlamıştı. Bella'nın sert itişi ve büyük bir ateşle yanan gözleri onu bir savaşın içine daha itmişti. Şimdi koruması gereken iki şey olduğunu biliyordu.

Quer toprakları ve yaralı kalbi...

Onu olduğu yerde sözlerinin ve sert tokadının şaşkınlığıyla bırakan güzel karısının ardından bakarken Bella'nın sesiyle kendisine gelerek eski duruşuna geri dönmeye çalıştı.

"Hizmetçiler size odanızı gösterecektir lordum. Yorgunsunuz ve dinlenmek isteyeceksinizdir şimdilik sizi yalnız bırakıyorum ama yarından itibaren kalenin büyük yatak odasında benimle birlikte uyuyacaksınız! Ve yarından sonra göreceksin kalbinde de geleceğinde de ben olacağım!"

Beni yatağına aldıktan sonra bir kuzuya çevirebileceğini sanıyor! Çoban olmak o kadar kolay değil leydim!

Belki de o güzel ve ateşli kadının içinde güçlü bir çoban yatıyordur İngiliz!

İçinde patlayan kahkahaya dişlerini ve yumruklarını sıkarak karşılık versede keyifli ses hiç durmadan kulaklarında çınlamaya devam ediyordu.

Eric dalgın dalgın parmağına doladığı deriyle oynarken İngiltere manzarasına bakarak bir İskoç şarkısı söylüyor, saçlarını örüyordu. Saçlarının uzunluğunun ona cesaretini ve korkusuz oluşunu hatırlatması gerektiği yerde leydi Bella'nın sarı saçlarını, güzel yüzünü hatırlatmasıyla oturduğu yerden sinirle kalkarak uzun örgüsünü sırtına savurdu ve kalenin içine doğru yürümeye başladı.

Ben sadece savaşmeydanlarında kan dökmeye alışkın olan bir askerim, o ise güzelliğinin farkındaolan yırtıcı bir kuş... Ben kılıçlarımı kuşanmışken o var olan güzelliğiylekılıçlarımdan daha can yakıcı görünüyordu. Yatakta başlamamış olan bu evlilik,yatakta vereceğimiz amansız savaşla taçlandırılacaktı... 

Hadi  Kalbim Yeniden Sev  (İngiliz Çiçekleri 2. Kitap) *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin