Musluğun vanasını kapattım ve küvetten çıktım.
Islak saçlarım ve vücudum kuru zeminin ıslanmasını sağlıyordu.Saçlarımdan akan damlalar...
Eskiden annemin yerleri ıslattıkları için bana çok kızdığı damlalar...
Onu özlüyordum. Her gün, her saniye...
Fakat o acımı dindirmiş,yükümü hafifletmişti.
O bana beni vermişti.
Alabileceğim en güzel hediyeyi...Tam karşımda duran raflardan muntazam bir şekilde dizilmiş ve hepsi birbirinin aynı olan beyaz havlulardan birini aldım ve bedenime sardım.
Aynanın karşısına geçtim ve buğulanmış aynayı elimle sildim.
Artık kendimi görebilecek kadar sildiğimde aynadaki bana öylece baktım...
Yüzüm...
Çok mu güzeldi?
Onun beni sevmesi için ortada hiç bir sebep yoktu.
Ama o beni önemsiyordu.
İnsan sevmediği birini neden önemsesin ki?Aynanın yanındaki dolapları karıştırdım ve içinden kullanılmamış paketli bir diş fırçası buldum.
Dişlerim asla onunkiler kadar beyaz olamazdı fakat beni pasaklı bir kız olarak görmesini istememiştim.
Diş macununu sürdüm ve fırçalamaya başladım. Macun dilimde mentollü bir tat bırakıyordu.Ağzımı çalkalayıp tükürdükten sonra etrafta saç kurutma makinesi aradım fakat bulamadım.
Banyodan çıktıktan sonra arkamdan buğulanmış cam kapıyı kapattım.
Kapıyı kapattıktan sonra merdivenlerden gelen sesi işittim.
"Kahvaltı hazır, küçük kız!!!"
Ardından onu karşımda gördüm.
Sersem sersem yüzüne bakıyordum.
Üzerimdeki havlu ve ıslak saçlarımlar nasıl görünüyordum kim bilir."Şeyy bennn sa...saçımı şey yapmak için şey arıyordum!!!"
"Şeyini şey yapmak için şey arıyorsun demek!!!"dedi ve ardından sonsuz gülüşüyle sırıttı.
"Evde tek başıma kalıyorum Ada, kurutma makinesine ihtiyacım yok."
"Neyse, önemli değil zaten be...ben üstümü giymeye gidiyorum."
Odama doğru giderken arkamdan seslendi.
"Ada, yatağının üstünde sana yeni aldığım elbiseler var.""Aaaa şey teşekkür ederim."dedim onunki kadar güzel olmayan gülüşümle.
Odama doğru ilerledim ve kapımı açtım.
Gerçi nerden benim odam oluyordu ki!!!
Ama o söylemişti odan diye.İçeri girdiğimde dağınık bıraktığım yatağımın toplanmış olduğunu ve üzerinde duran temiz kıyafetleri gördüm.
Uzun beyaz bir gömlek ve yine uzun, kalın lacivert bir hırka...Mert'i bekletmemek için hızlıca gömleği ve hırkayı üzerime geçirdim.
Bacaklarımı fazlasıyla kapatıcaklarını tahmin etmiş olmalıydı ki yatağın üstünde altıma giymem için hiçbir şey yoktu.Üstümü giydikten sonra hızlıca merdivenlerden aşağı indim, karşıma çıkan salonu geçtikten sonra kahvaltı masasını gördüm...
Doğrusu Mert'ten hiç böyle bir şey beklemiyordum."Gel küçük kız, böyle otur."dedi eliyle tahta bir sandalyeyi göstererek.
İşaret ettiği yer onun oturduğu yerin tam karşısıydı.
Emrine uydum ve gösterdiği yere oturdum.
Birkaç saniye gözlerimle masayı süzdüm. Çok açtım, dün öğlenden beri mideme hiçbir şey girmemişti.
Birkaç içki dışında...Ayağa kalktı ve mutfak tezgahından aldığı soyulmamış rafadan yumurtayı tabağıma koydu.
"Çok aç olduğunu biliyorum Ada!
Hadi yemeye başla.""Sen neden kendine yumurta yapmadın?"
"Ben yumurta yemem."
Sözleri karşısında hayrete düştüm. O ve kasları protein ağırlıklı beslendiğine işaretti.
"Neden ki? Vegan falan mısın?"dedim ve sırıtışıma engel olamadım.
"Hayırrr, sadece yumurta yemem."dedi ve kaşlarını tatlı bir edayla hafif çatıp gözlerime baktı.
"Hmmmm. Yumurta güzel olmuş.
Tam istediğim gibi! ""Beğenmene sevindim doğrusu."dedi, çatalını biber ve domateslerin olduğu tabağa götürdü.
O sırada elini gördüm.
Sargılı elini..."Senin eline ne oldu."
"Yok bi şey ya. Büyütülecek bi şey yok."
"Nasıl büyütülecek bi şey yok!!!"diye carladım.
"Benim yüzümden oldu değil mi?
Dün... dün o adamı dövdüğün için böyle oldu.""Ada, kendini suçlu hissetmeni istemiyorum."
"Ama hissediyorum!!!
Başına dert açıp duruyorum. Başka bi halta yaradığım yok.""Ada, yapma böyle ben ben seni..."
Cümlesini tamamlamasına izin vermeden ayağa kalktım.
Yanına gittim ve büyük elini küçük avucumun içine aldım.
Sargısını açtım ve yarası...
Yarası çok kötüydü ve buna küçük diyordu. Neydi bu çocuk, deli falan mı?"Sen delisin. Bu yara... Nasıl küçük bir şey dersin?"
"Ben Kuralsızım, unuttun mu yoksa?
Unuttuysan hatırlatıyım!!!"dedi ve oturduğu sandalyeden kalktı.Aniden masadaki tabakları koluyla uzağa itti.
Beni çıplak bacaklarımdan tuttu ve yemek masasının boş kısmına oturttu.Parmakları ıslak dudaklarımın üstüne dokundu ve usulca gezdirdi.
Ardından dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Verdiği nefesi bütün vücudumda hissettim ve etkisiyle sarsıldım.Beni yine kendi kafesine almış, onun esaretinde kaybolmuştum.
Dudakları, dudaklarıma kelepçelendi ve onları benimkilerin üstüne bastırdı.Öpüşü sıcak ve ondan beklenmeyecek kadar narindi.
Sanki bana her an incinip kırılabilecek bir porselenmişim gibi davranıyordu.wattpad: elenaor1
instagram: iremtpuz
snapchat: iremtpuz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALSIZ
Подростковая литератураAda, 18'ine gireceği gün anne ve babasının ölümüyle sarsılır. Ailesinin ölümü üzerine hayatta kalan tek akrabası olan amcası, onu İstanbul'a götürür. Ada, artık hiç bilmediği yeni bir şehirdedir ve yapayalnızdır. Onu karanlığın pençesinden kurtaran...