Arabadan indik ve restoranın kapısına doğru yürümeye başladık. Daha kapıya girmeden Mert elimi yakaladı ve parmaklarının parmaklarıma kenetlenmesini sağladı. Elleri sıcaktı, ve huzur verici.
Kapıya doğru yürürken adımlarımızın nasılda uyum içinde olduğuna hayret ettim.
Kapıya birkaç adım kala yanımıza vale olduğunu düşündüğüm takım elbiseli bir adam geldi ve Mert'e dönerek "Hoş geldiniz Mert bey. Umarım iyi vakit geçirirsiniz."dedi.
Mert arabanın anahtarını adama verdi ve "Teşekkürler."dedikten sonra cüzdanından fazlaca miktar para çıkarıp adama uzattı.
Adam parayı aldı. "Teşekkürler Mert Bey!"dedikten sonra hafifçe öne doğru eğildi ve arabaya doğru koşmaya başladı.İçeri girdiğimizde etrafıma bakındım. Ortam çok güzel dekore edilmişti. Masalar ve sandalyeler beyaz boyanmış tahtalardan yapılmıştı. Masaların üstünde ise beyaz orkideler vardı. Her yer boydan boya camdı ve İstanbul boğazı bütün güzellikleriyle gözler önüne seriliyordu. Burası adeta cennetti.
Fakat etrafta tek bir müşteri bile yoktu. Burası bomboştu."Buyrun bu masa sizin için ayırtıldı Mert Bey."
Mert başını salladı ve masaya doğru ilerlemeye başladı. Ben de peşinden onu takip ettim. Ayırttığı masa sanırsam restoranın en iyi konumundaydı.
Masaya oturduk ve ardından Mert'e döndüm.
"Burası...burası bomboş Mert!"Gözlerimin içine bakarak gülümsedi.
"Senin için sevgilim.""Be...benim için mi?"
"Evet küçük kız, senin için."
"Ama ben... ben bunları hak edicek ne yaptımki?"
Tam o sırada telefonumdan bildirim sesi geldi. Mesaja bakmak için telefonumu açtım ve mesaj İsimsizdendi.
Beni hemen ara!
Mesaj böyleydi. Israrlı aramaları ve şimdi attığı mesaj... Onu aramalıydım.
Mert'e baktım ve telefonla konuşmak için izin istedim.Dışarı çıkarken son kez Mert'e baktım ve garsonla konuşuyordu. Bana bakmadığından ve dikkatinin başka bir şeyde olduğundan emin olduğumda dışarı çıktım. Rehberimden İsimsiz'in numarasını buldum ve onu aradım. Üç dört saniye sonra telefon açıldı.
"Seni kaç kez aramama rağmen bana neden geri dönüş yapmadın?""Ben...ben. Mert yanımdaydı. Telefonu açamadım."
"Peki bu seferlik öyle olsun ortak. Şimdi gelelim esas meseleye. "
"Ne... ne meselesi?"
"Yaaa, ortak ne kadar unutkan oldun. Aşık falan olduğunu söyleme sakın."
"Ben...ben aşık..."
"Her neyse işte! Şimdi sana söyliceğim şeyi harfi harfine yapman lazım."
"Neyi?"
"İyi dinlemelisin! Mert'in ofisinde bir kasa var ve alman gereken şey o kasanın içinde. Bu sana verdiğim ikinci görev Ada. Unutma. Yapmazsan eğer hayallerini kurduğun okulu unut."
"Ben...ben. İyide bunu neden ben yapıyorum."
"Tatlım, zekan sanırsam tahmin ettiğimin çok çok daha aşağısı. Kasanın şifresi var ve bunu Mert dışında kimse bilmiyo. Öğrenebilecek tek kişi sensin canım. "
![](https://img.wattpad.com/cover/98450054-288-k267978.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALSIZ
Novela JuvenilAda, 18'ine gireceği gün anne ve babasının ölümüyle sarsılır. Ailesinin ölümü üzerine hayatta kalan tek akrabası olan amcası, onu İstanbul'a götürür. Ada, artık hiç bilmediği yeni bir şehirdedir ve yapayalnızdır. Onu karanlığın pençesinden kurtaran...