Okulun arkasındaki koruluktaydım. Tek başıma öylece geziniyordum. Saatime baktım.Uzun teneffüs olduğundan dersin başlamasına daha yarım saat vardı. Banklardan birinin üzerine çantamı koyup yastık yaptım, canım biraz uzanmak istedi ve bankın üstüne boydan boya yattım.Dalmışım, kulağıma fısıldayan ses beni kendime getirdi.
"Nasılsın uykucu?"
Gözlerimi açtım, karşımda elleri ceplerinde kendinden emin bir şekilde bana bakan Mert'i gördüm.
Yattığım yerden doğruldum, doğrulduğumda ayağıma giren krampın etkisiyle inledim.Mert'in yüzü birden değişti, hafifçe yukarı kıvrılmış dudakları aşağıya doğru indi.
"Ne oldu? Bi yerin mi acıdı?" dedi endişelenmişçesine.
"Aaaahhh! Ayağıma kramp girdi. Çok acıyoooo."
Hemen bana doğru yaklaştı. Önümde diz çöktü. Ne yaptığını bilirmişçesine eliyle çizmemi kavradı, fermuarını açtı.
Ben şaşkınca onu izlerken çizmemi çıkardı. Herşey mükemmel gidiyordu. Takii o gülüşe kadar.
Mert gülmeye başlamıştı. Kahkahaları koruluğu inletiyordu. Neden güldüğüne anlam veremezken gözlerim elleriyle tuttuğu ayaklarıma kaydı. Çoraplarım! Ah o çoraplar, neden onları o gün giymiştim. Sanki giycek başka gün yokmuş gibi.Gözleri yukarı, gözlerime kaydı.
"Mickey mouse hayranı olduğun her yerinden okunuyo."dedi ve gülmeye devam etti.
Utançtan yanaklarım kıpkırmızı olmuştu.
"Aaahhh çok çok kötü acıyo" dedim konuyu değiştirmek için.Sözümün üzerine çorabımı nazikçe çıkardı. Elleri çıplak ayağıma temas ettiğinde içim ürperdi, vücudumun her bir zerresinin titrediğini hissettim.
Yavaşça çıplak ayağıma masaj yapmaya başladı. Kasılı kalan ayak parmaklarımın arasına hücum eden dokunuşunun verdiği his tatmin edici, davranışları yumuşak ve özenliydi.
Kuralsız ayak parmaklarıma masaj yapmaya devam ederken elime güzel bi fırsat geçti. Ona sormak istediğim bir dolu soru, beynimi asla terk etmek istemeyen ve benliğimi yiyip bitiren sorular...
"Kuralsız"
Ona ilk defa böyle hitap ediyordum.
Gerçi daha önce ona seslenmemiştimde...
Adını daha dün öğrenmiştim.Başını yukarıda olan gözlerime kaydırdı. Gözlerindeki ışık birdenbire söndü ve etkisini yitirdi.
Dudaklarını bir şey söylemek ister gibi hafifçe araladı.
"Bana kuralsız demeni istemiyorum."dedi sertçe.
Bu cümleyi söylerken sesi bir bıçak gibi keskin, bakışları pusluydu."Şeyyy ben... Sana Kuralsız dediklerini duymuştum.Yani bilmiyorum... Uhmm seni kırdıysam özür dilerim."
"Kırıldım mı, beni kırdığın fikrine nerden kapıldın küçük kız?"
Sözlerine karşılık hiç bir şey söyleyemedim. Ne söyleyebilirdim ki?
"Bak, senin beni böyle tanımanı istemiyorum. Yanii Kuralsız olarak.
Bana Mert diye seslenmeni tercih ederim.
Saf ve önyargılarından arınmış olarak.
Tamam mı küçük kız."dedi ve makas yaptığı orta ve işaret parmağıyla burnumu sıktı.Biraz sinirlenmiştim doğrusu.
"Küçük kız! Sende bana böyle seslenmesen iyi olur.
Seninle aynı yaştayız. İkimiz de son sınıftayız.""Hayır, ben senden üç yaş büyüğüm.
Bi dönem okula ara verip babamın şirketinde çalışmaya başladım.
İşler sarmayınca da okula geri döndüm.""Peki abicimm!"dedim alaycı bir şekilde.
Belimden tuttu ve beni kendine çekti.
Nefeslerimiz birbirine karıştığında ayağımın acısı hissedilmez olmuştu.
Bana olan yakınlığı üzerimde eşi benzeri olmayan bir morfin etkisi yarattı.Gözleri gözlerimi delip geçtiği an, dili yavaşça dolgun dudaklarının üzerinde gezindi.
Güçlü parmaklarıyla alt dudağımı okşadı.
Gözlerimi kapattım.
Yapmak istediği şeyi bekledim.Dudakları dudaklarıma yaklaştı. Aramızdaki boşluğu yüzümde hissetiğim nefesi doldurdu. Ben onu beklerken,o aniden
Gülmeye başladı."Ahhaaahhaahahaah"
"Abi dediğin herkese böyle kolay vericek misin yoksa."Yanaklarımın kızarmasına engel olamadım.
"Küçük kızlara hep mi böyle davranırsın yoksa bu bana mı özeldi?"diye haykırdım.
Sözlerim onda mermi etkisi yaratmış olacakki ifadesi ciddileşti.
"Hayır,
Hayır bu sadece sana özeldi."dedi ve parmaklarıyla nehir gibi akan saçlarını geriye doğru itti."Sana inanmıyorum. İnanmam için bi sebepte yok zaten."
"Öylemi? Ne mesela."
"Mesela, mesela dün kafede kucağında oturan kız! Benimle aynı yaşta, yani küçük sayılır!!!"
"Ha sen Esra'dan bahsediyosun.
Çok istiyosan seni de oturtabilirim kucağıma.
Hem biliyosun, büyükler küçükleri kucaklarına oturtur, onları severler."Ona laf yetiştirmenin imkânsız hale geldiğini farkettim, yerde duran çorabımı alıp çizmemi geçirdim.Aşırı derecede sinirlendiğimden çantamı kaptığım gibi koruluktan uzaklaştım.
Saatime baktım, derse geç kalmıştım.
Bu adam bana ne yapıyordu böyle?
Onunla tanıştığımdan beri kendimde değildim.yazar: elenaor1
instagram: iremtpuz
snapchat: iremtpuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALSIZ
Teen FictionAda, 18'ine gireceği gün anne ve babasının ölümüyle sarsılır. Ailesinin ölümü üzerine hayatta kalan tek akrabası olan amcası, onu İstanbul'a götürür. Ada, artık hiç bilmediği yeni bir şehirdedir ve yapayalnızdır. Onu karanlığın pençesinden kurtaran...